Artık Çeşme denince akla, hemen son yıllarda taş evleri ile popüler olan Alaçatı geliyor. Ama ne popülerlik… Mesela bir Ot Festivali var ki dillere destan, otobüs otobüs insan geliyor. Haliyle köyün altyapısı, gece gece 15 dakikada bir kesilen elektriklerden de anlaşılacağı gibi, bunu kaldıramıyor. Yani bu son zamanlarda sezonu öne çekmek için çıkarılmış festivale kanmayın, siz başka zamanlarda da Alaçatı’ya gelin.

Madem önce Alaçatı dedik, buradan başlayalım; Santorini’yi andıran çarşısı, birbirinden güzel mini mini dükkanları, şahane restoranları, ufak sanat galerileri, Hacımemiş’e doğru inen yolu, otantik köy kahveleri, tasarım butikleri, taş otelleri, turşucusu, sakızlı kurabiyecisi, dondurmacısı say say bitmez. Gidip kendiniz görüp yaşamalısınız.

Alaçatı’da konaklayacak, her yere yürüyerek gidecekseniz Manastır Otel şahane. Hem yürüme mesafesinde hem de gece uyumak için sessiz bir alternatif, köyün gürültüsü buraya ulaşamıyor. Yok illa ‘’Ben curcunanın içinde kalmak istiyorum, gece 2’den önce yatmam zaten, yatsam da odamın içinde çalan cıstak cıstak müzik beni rahatsız etmez’’ diyorsanız, Alavya Otel’de kalın. Kahvaltıda canlı cazla güne başlarsınız, spa’sı da bir harika…

Ne yiyelim ne içelim derseniz, Asma Yaprağı’ndaki zeytinyağlıları, özellikle vişneli yaprak sarmasını ve üstüne kuzu tandırı; Şerefe Meyhane’nin mezelerini; Ferdi Baba’nın birbirinden güzel deniz mahsulü lezzetlerini ve sıcak Ege otlarını; Kapha’da karidesli makarnayı; Veli’de dondurmayı; öğlen yemeği için daha hızlı bir alternatif olan kumruyu (Kumrucu Erol, Şevki, Hüseyin seç beğen al); tatlı olarak da lokmayı kaçırmayın derim.

Yedik içtik biraz da zıplayalım diyenler için de bol bol seçenek var; Cin by Göz, Kapha, Göz Lounge bunlardan sadece birkaçı… Bununla birlikte şu ana kadar saydığım yerlerin tümü Alaçatı’da. Oysa Çeşme kocaman bir yer; Ilıca, Çiftlikköy, Dalyan, Paşalimanı, Ovacık diğer yerleşim merkezlerinden sadece birkaçı… Böcekçi de bulursunuz, sıcak su havuzu da… Engin windsurf dalgaları ve masmavi denizler de, küçük koylar da…

Bu arada yazıyı Alaçatı üzerine yoğunlaştırmışken, Ot Festivali’nde gitmeseniz bile her Cumartesi kurulan semt pazarına uğrayıp cibes, şevketi bostan, deniz börülcesi, turp otu, arapsaçı, hardal otu, radika, ebegümeci gibi ege otlarını alabilirsiniz. Pazarın sonlarına doğru da uğrayıp 10 TL’ye rengarenk peştemaller  almayı unutmayın, yabancı arkadaşlarınıza hediye edip, onların zevkten dört köşe olmalarını sağlayabilirsiniz, benden söylemesi.