Spirit of Big Bang Gold Crystal, bir simyacının elinden çıkmış gibi görünen eşsiz altın kristalleriyle büyülüyor.
Doğanın yarattığı şeylerin yeniden yaratılamayacağına inanılır, çünkü bu yaratım süreci insanların emek gücünü aşan bir zaman ve karmaşıklık gerektirir. Ancak İsviçreli saat üreticisi Hublot, özünde bulunan yaratıcı güce güvenerek neredeyse imkansızı hedeflemiş ve bunu başarmış. Hublot’nun Spirit of Big Bang Gold Crystal modeli, adından da anlaşılacağı gibi altın kristallerle süslü bir kadranla geliyor.
Bu altın kristalleri elde etmek için adeta bir simyacı gibi çalışan Hublot’nun tasarımcıları, bunu eşsiz bir teknik kullanarak yapmış. Önce 24 karat saf altın, erime noktası olan 1064.18 dereceye kadar ısıtılmış, metal formundan sıyrılıp buharlaşan ve gaza dönüşen atomlar, ardından ısı düşürülerek biribiriyle tekrardan kaynaştırılmış; böylece bir eşi olmayan formlar ortaya çıkmış. Ortaya çıkan bu şekiller arasından en iyi kristaller özenli bir biçimde seçilerek saatlerin kadranına eklenmiş. Üretilen kristaller o derece özenle seçilmiş ki içlerinden yalnızca yüzde yirmisi kullanılmış.
Bu karmaşık sürecin ardından aşılması gereken bir başka zorlu engel ise bu kristalleri saat kadranına yerleştirmek olmuş. Hublot bu araştırma geliştirme sürecinin bir yılı bulduğunu açıkladı. Markanın usta kadran tasarımcıları, herhangi bir hava kabarcığı oluşmaması için kontrollü bir atmosferde 20 kat şeffaf lake uygulayarak kristalleri sabitlemiş. Ardından kadranlara pürüzsüz bir doku kazandırmak için cila uygulanmış. Altın kristalleri ile çarpıcı bir kontrast yaratması içinse kadranın fonu için saten bitişli siyah seramik kullanılmış.
The Spirit of Big Bang Gold Crystal, benzersiz altın kristalleri haricinde Bing Bang serisinin tasarım izlerini yansıtıyor. Tonneau şekilli kasası, bezelinde bulunan H şeklindeki vidaları ve kasasının her iki yanındaki kulpları gibi… 39 ve 42 mm’lik iki farklı boyutta üretilen model, HUB1710 mekanizmasıyla hayat buluyor ve 50 saatlik bir güç rezervine sahip.