MAKALE

Anne Babaların Teknolojiyle İmtihanı

Anne Babaların Teknolojiyle İmtihanı

Teknolojik cihazların faydaları da yadsınamaz, çocuk gelişimindeki olumsuz tarafları da… Siz çocuklarınızı 3T’den uzak tutmak için bunları yapıyor musunuz?

Konu çocuk yetiştirmek olunca kaynak sınırsız ve her kafadan bir ses çıkıyor, değil mi? Ancak okuduğum çok çeşitli kaynaklarda farklı ekolden gelen uzmanların bile aynı fikirde olduğu tek bir konu var: 3T’nin zararları. Çocukları en azından 0-2 yaş arasında tablet, telefon ve televizyonla tanıştırmamak, bu yaştan sonra da kontrollü kullanıma izin vermek; onların iletişim becerilerini ve zeka gelişimini olumlu yönde etkiliyor.

Biliyorum; her çocuk birbirinden farklı ve her ebeveynin koşulları da aynı değil. Zaman zaman kurtarıcımız oluyor teknolojik aletler. Yine de anahtar bir kelime var, hemen hemen anne babalığın her alanında olduğu gibi: Sınır koymak. Tamamen engelleyemiyorsak bile belirli sınırlar içinde, mesela her gün yarım saat kullanmaya izin vermek; izlediği çizgi filmleri, oynadığı oyunları önceden seçmek. Birkaç küçük geleneksel yöntem de var aslında kullanımlarını azaltmak için. Hiçbiri yepyeni fikirler gibi görünmeyecek gözünüze ama günlük hayatın koşturmacası içinde bazen atlıyoruz, unutuyoruz ya da telaşa kapılıp bu seçenekleri gözden kaçırabiliyoruz.

Çocuğunuzla Vakit Geçirin

Mesela çocuğunuzla her fırsatta evden dışarı atın kendinizi. Biz Türk anneleri kış gelince üşür de hasta olur diye kaçınabiliyoruz açık havada vakit geçirmekten. Oysa soğuğun en büyük düşmanı sıkıca giyinmek, hastalıkların da azılı düşmanı bol bol temiz hava almak. En soğuk havalarda bile atkıları, bereleri, eldivenleri giyin ve sokağa çıkın! Her gün aynı parka gitseniz de, o parktaki ağaçların mevsimlere göre değişimini izlemek, kedileri köpekleri gözlemlemek, diğer çocuklarla iletişime geçmek çok şey katacaktır miniklere.

Oyun hamuru ve boya kalemleri yine şahane oyalayıcılar. Benimki bizi deli etmek için oyun hamurunu sürekli yalıyor ve evin bütün duvarlarını boyadı. Ama aslında her şeyin çözümü var. Basit bir Youtube aramasıyla evde zararsız oyun hamuru yapımını öğrenebilirsiniz. Bir de anne babaların kurtarıcısı olan silinebilen boyalar var. Çocuk tüm yaratıcılığını kullanarak boyama yapıyor ve tabi ki ellerini, üstünü başını, koltukları da boyuyor kağıtlarla birlikte. Yıkıyorsunuz, siliyorsunuz, geçiyor. Mucize gibi değil mi?

Beraber şarkılar söyleyip dans etmeyi de yabana atmayın. Yeni doğmuş bebeklerimiz, söylediğimiz ninnilerle nasıl sakinleşiyordu, hatırladınız mı? Aslında büyüdüklerinde de sesimize bayılıyorlar. Hele bir de çocuk şarkılarını söylerken sözlere uygun hareketlerle de desteklerseniz, o kadar eğlenecekler ki ne telefon ne de tablet isteyecekler sizden. Şarkıları söylerken birlikte dans da ederseniz bol bol enerji de harcatmış olursunuz ve güzel uykuları garantilersiniz.

Ona Kitapları Sevdirin

En favori ve en etkili önerimi en sona bıraktım: Her derdin devası; kitaplar, kitaplar, kitaplar! Kucağımıza aldığımız ilk günden itibaren ona, biraz daha büyüyüp resimleri anlamlandırmaya başladığı zaman ise onunla okumak adeta mucizevi bir formül. İki aylıkken bebekler için özel hazırlanan resimli yumuşak kitapları eline verir, oradaki resimlere uzun uzun hikayeler uydurup anlatırdım oğluma. Laf aramızda, çevremde bu duruma bıyık altından gülenler oldu. Şimdi iki yaşına yaklaşmışken sabah kalkar kalkmaz kitap kutusuna koşup o günkü favorisini seçen, bazen benim okumama fırsat bırakmadan kendi kendine hikayeyi anlatan oğluma baktıkça ben de mutlulukla gülümsüyorum.

Dediğim gibi, okuma maceramız önce yumuşak, kumaştan ya da süngerden yapılma yazısız kitaplarla başladı. Bol görselli ve az kelimeli; daha çok nesneleri, hayvanları, yiyecekleri tanıtan basit kitaplarla devam etti. Bebek ve çocuk kitaplarında yaş sınırları tabi ki önemli ama ben oğlum 6 aylıkken aslında 3 yaş civarı çocuklara önerilen iki kitabı okumaya başladım: Mikado Yayınları’ndan Çiftçi Çetin ve Aşçı Taşkın. Diyebilirim ki aylar boyunca Çetin ve Taşkın en yakın arkadaşlarımız oldu. Onlar sayesinde oğlum yemekler, hayvanlar, bitkiler ve hatta duygular hakkında bir sürü kelime ve kavram öğrendi. O zamandan beri yaş, sözcük sınırlamasına çok takılmadan, oğlumun o sıralarda sevdiği, ilgilendiği konulara göre kitap seçimi yapıyorum.

Üç Kitap Önerisi

Sözün burasında bu ara okuduğumuz üç favori kitabımızı da sizlerle paylaşmak istedim. Belki bize olduğu gibi size de keyifli yolculuğunuzda eşlik ederler:

Yalnız Balina – Benji Davis: Küçük bir sahil kasabasında yaşayan Noi’nin beklenmedik misafirini anlatan bu kitabın en çok çizimlerine vuruldum. Kitabı okurken resimlerdeki her bir detayla okyanus kıyılarına gidiyor ve adeta tuz kokusu alıyorsunuz.

Koksi ve Böcek Arkadaşları – Ayşe Şeker Kılıç: Özellikle kreş ve ana okul çağındaki meraklı miniklere gizemli böceklerin dünyasını eğlenceli şekilde anlatmayı amaçlayan bir kitap. Bense oğlum uğur böcekleri ve karıncalara çok meraklı olduğu için tercih ettim.

Tavşancan ile Faresu (Uyku Vakti Kurbağası) – Axel Scheffler: Bayılıyorum didaktik olmadan hikayenin akışı içinde güzel mesajlar verebilen kitaplara! İki iyi arkadaş olan Tavşancan’la Faresu yaşadıkları küçük maceradan sonra misler gibi bir uykuya daldığı için uyku öncesi kitabı olarak da kullanılabilir. Bu aslında bir seri, aynı kahramanların başka kitapları da var. O kadar sevdik ki, sanırım ilerleyen günlerde serinin diğer kitaplarını da alacağız.

Yazar: Ezgi Elibol Topçuoğlu


Önerilen yazılar