İzleyiciyle buluştuğu günden bu yana durmaksızın konuşulan Bir Başkadır’da herkes kendinden bir şeyler bulabilir…
Uzun süredir beklenen, yönetmenliğini Berkun Oya’nın yaptığı iddialı Netflix projesi Bir Başkadır nihayet yayınlandı. Son yılların en çarpıcı işlerinden birisi olan ‘Bir Başkadır’ kısa süre içinde toplumun hemen her kesiminin ilgisini çekti. Hem çok sevildi hem de kendisini ilginç tartışmaların odağında buldu. Türk toplumuna mesafeli ve eklektik bir bakış atan ‘Bir Başkadır’ 2020 senesinde izleme fırsatı bulduğumuz en ikonik işlerden birisi şüphesiz.
Tiyatroseverler Berkun Oya ismini uzun yıllardır çok iyi biliyor. Berkun Oya ilk sinema filmi yönetmenliğini 2007 senesinde ‘İyi Seneler Londra’ filmi ile gerçekleştirdi. Dijital platformlarda yer aldığı ilk iş ise, başrollerinde Haluk Bilginer, Nur Sürer ve Ali Atay’ın olduğu, 2017 tarihli ‘Masum’ dizisiydi. Oya bu projede sadece senarist kimliği ile yer aldı. Masum’un hatırı sayılır bir ilgi görmesi ve çok sayıda seyirciye ulaşması sonucunda Berkun Oya’nın adı büyük beklentiler ile birlikte anılmaya başlandı.
Nitekim Oya ikinci yönetmenlik deneyimini, çok sevdiği senaryosunu bir başkasına teslim edemeyince ‘Bir Başkadır’ ile gerçekleştirme fırsatı buldu. Dizi şimdiye kadar Netflix’in en çok ses getiren Türk yapımı oldu bile. Etkisi hem Atiye’yi hem de Hakan Muhafız’ı kat be kat aştı. Başta Öykü Karayel olmak üzere tüm kadro, epey etkileyici oyunculuk performansları sergilemişler. Dizinin, üç ayrı bölümüne eşlik eden Ferdi Özbeğen şarkıları başta olmak üzere, muazzam bir soundtrack albüme sahip olduğunu da gönül rahatlığıyla söyleyebiliriz.
Bir Başkadır; Türk toplumunu kare kare mercek altına alarak öyle detaylı ve çarpıcı şekilde inceliyor ki izlerken hayret ve hayranlık duygularımız iç içe geçiyor. Berkun Oya yazmış olduğu tiyatro eserleri ve Masum dizisinde de olduğu gibi Bir Başkadır’da da çok karakterli ve çok anlatı içeren bir omurga kurmuş. Bu kurgu içinde yoğun ve fakat yalın bir trafik söz konusu. İzlediğimiz tüm karakterler bir şeyler gizliyor, tereddüt içindeler ve her birinin ayrı ayrı travmaları mevcut. Gizledikleri sırlar sekiz bölüm içinde an be an ortaya çıkıyor.
Ortada bir travma var. Bu travmanın varlığı aslında bize Bir Başkadır’ı getiriyor. İçinde yaşadığımız iki yüzlü, nefret dolu ve çeşitli insan modellerini içeren toplumun en bilinen fakat dile getirilemeyen renk kartelası önümüze açılıyor. İlk bölümde tesettürlü bir kadının terapiye gidişini tuhaf bir durum gibi önümüze getirip bizi bizle bu durumu yargılama noktasında baş başa bırakıyor. Yine aynı sahnede Türk kahvesi ve filtre kahve arasındaki zıtlık paradoksu da bizden anlayış ve çözüm istiyor. Berkun Oya ustalıkla kullandığı bu renk kartelasında kullandığı her bir renge eşit mesafede duruyor. Hayranlık uyandırıyor.
Dizi toplumda alışıldık olan karakterleri süprizleri yokmuş gibi önümüze getiriyor. Hemen akabinde ise onlarla oynamaya ve alaşağı etmeye başlıyor. Yine ilk bölümde karşımıza gelen psikiyatristin önyargılı ve tutucu yanı bu oyunun eseri. Ayrıca kendisine danışan tesettürlü kadının danışma ve konuşma ihtiyacı olduğunun özbilincinde olması yine bu karakterden beklemediğimiz bir davranış modeli. Emekli bir camii hocasının naif yanı ve kızının gizli kuir kimliği de alışıldık toplum bireylerinden beklenmeyecek özellikler. Aslında dizinin başarısının ana sebebi de bu karakterlere olan önyargılı bakışımızın o önyargıları kıran bir anlatımla karşımıza sunulması. Yönetmen burada reformist yönünü ortaya koyup yine aynı hızla ortadan kayboluyor. Nefret duygusunun sarmaladığı toplumun kendisi için bir özeleştiri bu dizi.
Bir Başkadır mesafe kavramı üzerine kurulu bir dizi. Berkun Oya’nın reji olarak da baz aldığı temel kavram ‘mesafeler’. Berkun Oya kamerası ile yaptığı yavaş zoom’larla kendisi ve anlattıkları arasındaki mesafeye ne kadar odaklandığını gösteriyor. Mekanlara doksan derece yukarıdan bakan kamera açıları da Oya’nın vazgeçilmezleri.
Hemen her bölüm nostaljik tınılı eşsiz şarkılar ile kurulu. Aslında dizinin soundtrack albümü de ayrı bir yazı konusu. Her bölümün sonunda öyle ilginç şarkı tercihleri var ki muazzam bir duygu seli ile bir sonraki bölüme geçiyorsunuz.
Bir Başkadır, bir başkası ile olan mesafemiz ve anlaşmazlıklarımızın silikleşmesi, farklı olduğumuz hemen her şeyin aynılaşması gibi. İlgilendiği konuyu yer yer riskli buluyor ve buna karşı da bir mesafe koyuyor. Dizinin amacı asla toplumdaki şiddet ve travmayı körüklemek değil. Hatta merkez hikayelerinden biri olan cinsel şiddet travması bile durum istismar edilmeden ve büyük cümleler kurulmadan anlatılıyor. Burada bile bir mesafeli bir eşitlik, bir hakkaniyet duygusu var. Finale doğru ise sevgi ve ortak duyguların güzelliği iyice belirginleşip huzur teması ortaya çıkıyor.
Bir Başkadır da Yeşilçam var, Ferdi Özbeğen var, Melih Cevdet Anday var… Berkun Oya’nın muhteşem rejisi ve anlattıklarının eklektik boyutu her sahnede olağanüstü şekilde ekranda. Tüm bunlara olanak tanıyan ise ortak memleket duygumuz ve buralı oluşumuzun naifliği. Yurdumuz ve insanımız daima güzeli ve şefkatli olanı hak ediyor. Kendisini sevginin kollarına bırakmayı hep seviyor. Bu noktada ‘Bir Başkadır’ her şeyin en güzelini hak eden Türk izleyicisine fazlasıyla layık, eşsiz bir yapıt. Uzun yıllar boyunca etkisinin kaybolmayacağını düşünüyorum.
Henüz izlemediyseniz hadi hemen Netflix Türkiye’yi açın. Kendinizden bir şeyler bulacağınıza emin olabilirsiniz.
İyi seyirler.