İyi bir restoran, menüsündeki lezzetler, dekorasyon ve servisiyle hafızalara kazınır. Konuklarının damağında bıraktığı güzel tatlar, sunduğu lezzetlerle bütünleşen atmosferinin görselliği ve elbette kusursuz hizmet veren ekibi bir restoranı unutulmaz kılan başlıca unsurlardır. Ancak dünyanın dört bir yanında öyle restoranlar var ki, tüm bu unsurların ötesinde misafirlerine yaşattıkları benzersiz ve hatta kimi zaman tuhaf deneyimlerle öne çıkıyor. Kimi zaman konumu, kimi zaman konseptiyle iz bırakan yaratıcı restoranlar arasından, ilhamını doğanın dört temel elementi ateş, su, hava ve topraktan alanların ilginç ortamlarına konuk olmaya ne dersiniz?
El Diablo Restaurant, Kanarya Adaları
Etinizi nasıl alırsınız bilmiyoruz, ancak Kanarya Adaları’nda bir volkanın üzerine konumlanmış bu restoranda lavların ısısıyla pişen etlerin lezzetinin bir başka olduğuna eminiz. El Diablo’nun volkanın kalbine açılan bir kuyu şeklindeki ızgarası size hayatınızın barbekü deneyimini yaşatacak. İçinde bulunduğu Timafanya Milli Parkı’nın volkanik yer şekillerini gözler önüne seren manzarası da muhteşem.
Under, Norveç
Denizin derinliklerini izleyerek yemek yeme deneyimi, Avrupa’nın ilk sualtı restoranı olma özelliğini de taşıyan Under’da. Daha önce gördüğümüz akvaryum benzeri sualtı otellerinin ve restoranlarının aksine, beş metre derinlikte bulunan restoran, bir batık gemi ya da denizaltındaymış hissini yaşatıyor. Norveç’in zengin sualtı yaşamını dev penceresinden izleme şansı veren Undar’ın menüsü de bu çeşitliliği yansıtan yerel lezzetlerden oluşuyor.
Dinner in the Sky
Şimdi de ayaklarınızı yerden kesecek bir yemek deneyiminden bahsedelim… Gökyüzünde yemek konsepti, İstanbul dahil olmak üzere dünyanın birçok şehrini dolaştı ve birçok kişiye, yerden yaklaşık 50 metre yükseklikte, baş döndüren bir lezzet deneyimi yaşattı. Yirmi iki kişilik masada oturan şanslı kişiler hem leziz yemeklerin tadına varırken hem de bulundukları yerin manzarasını izleyebilecekleri en iyi konumda olmanın keyfini çıkarıyor.
Jameos del Agua, Kanarya Adaları
Gökyüzünden yerin derinlikliklerine iniyoruz şimdi de. İspanya Kanarya Adaları’ndan bir başka ilginç restoran konsepti olan Jameos del Agua’nın mimarı, aynı zamanda El Diablo’yu da tasarlayan César Manrique. Volkanik bir mağaranın içindeki bu büyülü restoran, içinde bulunan doğal gölü ve dışarıdan gelen hafif gün ışığıyla daha da mistik bir hale dönüşüyor. Mağaradaki göl aynı zamanda, dünyada başka yerde yaşamayan albino bir yengeç türüne ev sahipliği yapıyor. Jameos del Agua’nın bir diğer özelliği de doğal yapısından kaynaklanan mükemmel akustiği.