Tek seferde bitirmelik, en sürükleyici ve etkileyici mini diziler…
Dizi dediğin tek sezon olur diyenlerden misiniz? Uzun soluklu diziler sizin de mi çok zamanınızı alıyor? Yoksa kısa zamanda daha fazla dizi izlemek mi istiyorsunuz? İşte Netflix platformunda yer alan, sizi bu dertlerden kurtaracak, seyir keyfi yüksek mini diziler…
The Queen’s Gambit (2020)
Bugün kalkıp bana “2020’de güzel ne oldu?” diye sorsanız size vereceğim cevap The Queen’s Gambit olurdu. 1960’lı yıllarda yetim okuluna gönderilen Elizabeth Harmon’un hikayesinin anlatıldığı mini dizi 7 bölümde sonlanıyor.
Hakkında uzun uzun yazılar yazılacak kadar iddialı olan yapım yayınlanmaya başladığı tarih itibari ile birçok kişinin diline dolandı bile. 9 yaşında iken okuldaki hademeden öğrendiği satranç bilgisini tutkuya dönüştüren Harmon’un hikayesini siz de tutku ile seyredeceksiniz.
Oyunculuklardan müziklere, dekorlarından sinematografiye kadar çok başarılı bulunan yapım, eski satranç şampiyonu Kasparov ve eğitmen Pandolfini’nin danışmanlığında çekilmiş. Hiç satranç bilmeyenleri bile satranca bağlatacak kadar merak uyandırıcı.
Elizabeth Harmon’un hikayesinin anlatıldığı kurgusal yapım 2020’nin en iyisi olabilir, kaçırmayın!
Unorthodox (2020)
Unorthodox müziğe aşık bir kadının yaşam öyküsünü anlatıyor. Amerika’da yaşayan yahudi kadın, kendi cemaatinden biri ile görücü usulü evlendirilir. Zor şartlar altında yaşamaya alışmak zorunda bırakılan kadın, annesinin yaşadığı Berlin’e kaçar. Ancak kötü talihi orada da yakasını bırakmayacak ve çok sevdiği müzisyenlik ile ilgili bir tercih yapması gerekecektir. Filmde dinlerin insanların yaşamını nasıl etkilediğini farklı bir pencereden görüyoruz.
Le Bazar de la Charité (2019)
1897 Parisinde geçen öykü, büyük bir yangın ve yangından sağ kurtulan üç kadının hayata tutunmaya devam etmesini konu alıyor. Akıcı ve merak uyandırıcı özelliği ile ön plana çıkan dizide tamamen gerçek olaylardan esinlenilmiş. Dizi platformda Alevlerin Ardından ismiyle yer alıyor.
Bu arada yapım o kadar çok beğenildi ki uyarlama bir senaryo ile Türk televizyonlarında da yayınlanmaya başlandı. Başrollerinde Demet Evgar, Dilan Çiçek Deniz ve Hazar Ergüçlü‘nün yer aldığı Alev Alev isimli yapım ülke gündeminde de adından söz ettiriyor.
The Spy (2019)
Gerçek bir yaşam öyküsünden uyarlanan The Spy, tek solukta izlenebilcek güzellikte bir yapım. Eli Cohen’in 1960’lı yıllarda başlayan öyküsünü konu alan 6 bölümlük dizi kesinlikle seyre değer. Öykü normal bir memur iken Mossad tarafından seçilen Eli’nin eğitim sürecinden geçtikten sonra Arjantin’e gönderilmesiyle başlıyor. Beklenenden büyük aşama kaydeden 88 kodlu ajan, ardından Suriye’ye taşınarak elde ettiği ticari başarı ve otorite ile çok gizli bilgileri İsrail’e taşıyor. Ancak ailesinden uzakta zorluklar çeken ajan, iletişim aracının deşifre olması ile suçüstü yakalanıyor.
The I-land (2019)
Keşfetmeyi sever misiniz? Peki Lost izlemeyi özlediniz mi? Bu mini dizi, bir program için ıssız bir adaya bırakılan mahkumların hayatta kalma öyküsünü anlatıyor. Ufak bir ipucu paylaşalım: Adanın kontrolü mahkumlarda değil. The I-land, yarattığı Lost havası ile merak uyandırıyor.
Russian Doll (2019)
Bill Murray’nin 1993 yapımı Groundhog Day isimli filmini hatırlayanlar burada mı? Russian Doll’da, Nadia da benzer bir şekilde 36. yaş gününü tekrar tekrar yaşıyor. Ancak bir farkla! Nadia’nın her yeni başlangıcı ölümünden sonra gerçekleşiyor. Bir döngünün içinde kalan Nadia’nın hikayesi sadece 8 bölümden oluşuyor.
Jugar con Fuego (2019)
Sırada Kolombiya’nın yüksek, yeşil dağlarının arasında kahve üretimi yapan bir aile ile ailenin yakışıklı ve çapkın çalışanlarını konu alan Jugar con Fuego var. Çapkın demişken kahveden daha çok başroldeki üç kadının çapkın çalışana olan aşkı ön plana çıkıyor. Tabi kahve üretimi ile ilgili Kolombiya’nın yemyeşil dağlarında seyre dalarken yeni bilgiler de öğreneceksiniz.
When They See Us (2019)
Gerçek bir hikâyeden uyarlanmış olan When They See Us, Amerika Central Park’taki bir tecavüz olayıyla ilgili haksız suçlanan 5 çocuğun öyküsünü ele alıyor. Binbir türlü savunmaya ve kanıtsızlığa rağmen yine de suçlu bulunan gençlerin mücadelesini dört bölümlük bu mini dizide bulacaksınız.
Konusu itibari ile hüzün dolu bir hikaye olsa da bana Ferhan Şensoy’un Pardon filmini de anımsatmadı değil bu yapım. Gerçekten de, her iki yapımda da polisin konuyu bir an evvel sonlardırma isteği yüzünden, masum kişilerin yanlış kararlar ile sonuçlanan öykülerini izliyoruz. Aradaki fark biri komediyken diğerinde hüznün hakim olması…
Ayrıca 1989 yılında gerçekleşen olayın arka planında yer alan kişilerden biri de çocukların aleyhine kampanya yürüten Donald Trump!
Alias Grace (2017)
Fakirlik içinde büyüyen bir çocuk olan Alias Grace’in hizmetçilik ile başlayan ve hapishanede sonlanan öyküsü… 19. yüzyıl Kanadasında geçen öykü Margaret Atwood’un ödüllü romanından uyarlanmış.