Hem Deniz Hem Zaman Yolculuğu

1928’de inşa edilen My Fair Lady adlı süper yat, Art-Nouveau tasarımının her detayıyla yolcularını o döneme götürüyor.

Her ne kadar modern tasarımlı yatlar çok çekici olsa da eskinin de kendine ait bambaşka bir büyüsü var. Bunun en güzel örneği de suda zarifçe salınan My Fair Lady adlı süper yat. 1928’de inşa edilen bu yat o ışıltılı dönemin tüm niteliklerini barındırıyor. Ancak dışarıdan bakıldığında vintage görünmesine karşın içinde modern denizcilik teknolojisinin en ileri sistemlerini barındırıyor.

3.6 metrelik My Fair Lady, geçen yüzyılın en başarılı yat tasarımcılarından biri olan Charles E. Nicholson’ın imzasını taşıyor. İçindeki sistemler ise modern yat tasarımcısı John Munford’un eseri. Birbirinden bir yüzyıl uzakta olan bu iki ismin işbirliği ortaya muhteşem sonuçlar çıkarmış. Ancak süper yatın bu hale gelmesinde sahibi Jonathan Turner’ın eski şeylere olan tutkusunun da katkısı büyük. Turner yatın misafirlerinin bir yandan alıştıkları 21. yüzyıl konforlarından ödün vermesini istemezken öte yandan da bu vintage dokuyu bozacak modern objelerin bulunmamasını harika bir biçimde sağlamış. Örneğin eski model bir radyoyu MP3 çalara dönüştürmek ve 1920’lerden kalan vintage telefonları modern bir sokete takılacak şekle getirmek gibi. Kaptan köşkünde ise teknenin orijinal dümeni ile pirinç pusula dolabı, en güncel elektronik denizcilik ekipmanlarıyla yan yana duruyor.

My Fair Lady’nin maun panelli iç dekorasyonu, alt ve üst güverteleri ile 20’lerin karakteristiğini taşıyan mobilyaları, tıpkı teknenin ilk inşa edildiği zamanki gibi görünüyor. Böylece My Fair Lady’nin yolcuları gerçek bir zaman yolculuğuna çıkabiliyor. Süper yat, Burgess üzerinden 1 haftalığına kiralanabiliyor. My Fair Lady’nin rotası ise İskoçya kıyılarını izleyecek.


Önerilen yazılar