HBO’nun yeni dizisi ‘I Know This Much Is True’ arka planına 20. yüzyıl Amerika’sını alarak aile içi ihanet, fedakarlık ve affetme hikayelerini ustaca aktarıyor.
Blue Valentine, The Place Beyond the Pines ve The Light Between Oceans’ın efsanevi yönetmeni/senaristi Derek Cianfrance’in imzasını taşıyan çok kaliteli bir diziden size bahsedeceğim. HBO’nun duyurulduğu günden bu yana sabırsızlıkla beklenen yeni mini dizisi ‘I Know This Much Is True’ nihayet tüm bölümleri ile yayında. Yazar Wally Lamb’un 1998 tarihinde yayınladığı aynı isimli romanı I Know This Much Is True’nun 6 bölümlük dizi versiyonu HBO’nun her yıl televizyon takviminin sonunda patlattığı bombalarından biri aslında.
Hayatta kötü ve ters giden herşeyi yapıtlarında işlemeyi kendisine misyon edinen Cianfrance, yine hiçbir şeyi ajite etmeden en hüzünlü travmaların orta yerinden bize selam çakıyor. Aile içindeki büyük bir huzurluk & acı anılar tarafından yakası bir türlü bırakılmayan bir yaşam döngüsünde Dominick ve Thomas adında ikiz kardeşleri izliyoruz.
Dizide ikizler rolü ise üç kez Oscar’a aday olan ve en son Dark Waters ile hepimizi mest eden Mark Ruffalo’ya ait. Hikaye, biri travma sonrası stres bozukluğu yaşayan, diğeri paranoyak bir şizofreni hastası olan Dominick ve Thomas Birdsey kardeşleri, hayatlarının farklı zamanlarına dönüşler yaparak takip ediyor.
Akıl sağlığı yerinde olmayan erkek kardeşini hayatı boyunca devam edecek bir sorumluluk hissiyle sırtlanan Dominick, bir taraftan onun yarattığı büyük problemlerle bir yandan da özel yaşamında kendi biriktirdiği ruhsal çöküntü ve mutsuzluklarla geniş bir zaman diliminde boğuşuyor.
Öylesine hüzünlü ve sıkıntılı bir yolculuk ki I Know This Much Is True, ana karakterimiz Dominick ile birlikte işin içinden çıkamıyoruz. Kaderin kendisine armağanı ikizine dair sorumluluklar zebani gibi onu her köşede bekliyor. Hikayenin en gerçekçi ve yıpratıcı yanı da bu bence.
Boğazımıza oturmuş bir yumruk gibi, çok stresli ve huzursuz bir zaman diliminde Dominick’in çektiği fiziksel ve psikolojik acılara eşlik etmek oldukça zorlu. Bencil birisi değil Dominick. Genelde yanlış kararlar da vermiyor üstelik. Hemen her birimizin empati kurabileceği bir karakteri var. Herkes gibi bazı zorluklarla sınanıyor ve ailesi tarafından da yalnız bırakılmış durumda.
Bir süper kahraman değil. Süper güçleri yok. Kurtaramıyor, iyileştiremiyor, değiştiremiyor. Olan biten her ne varsa eşlik ediyor. Mücadelesi hep iyilik adına. Yılmayan bir karakter. Çok çalışkan. Çok azimli.
Bu küçük hikayeyi böylesine unutulmaz ve akılda kalır kılan tabii ki de geçmişlerindeki ortak boşlukların, onları bugünlere getiren hadiselerin dişe dokunur taraflarının olmasıyla alakalı.
Üstelik Thomas’ın iyileşmesi adına gönderildiği tesiste, Dominick’in etrafını çevreleyen doktorları, geçmişindeki hayaletleri ve şimdiyi çıkmaza sokan çevresiyle seyir zevki iyice yükseliyor.
Mark Ruffalo’nun kariyerinin belki en iyi performansının üzerine Rosie O’Donnell, Archie Panjabi, Kathryn Hahn gibi harika projelerde yer alan ve hayranlıkla takip ettiğimiz pek çok karakter aktrisi unutulmaz oyunculuklara imza atıyorlar.
Her şey bir yana Derek Cianfrance de o sıkışmışlık hissini yaratmak adına kamerasını adeta yanı başımızda gezdiriyor. Bu gerçek olmayan kişi/kişilerin hayatlarını gözlemliyormuşuz hissi yaratacak şekilde konumlandırıyor. Ve böylelikle I Know This Much Is True unutulmaz bir yapım olarak iyice şaha kalkıyor.
Kadro, yönetmen ve öykü uyumunun bu denli yüksek olduğu projeler nadirdir. Bu yüzden Emmy ödüllerini silip süpüreceği aşikar bu HBO harikasını es geçmemeniz için uyarımı yapayım.
Bu 6 bölümlük şahane mini dizi tüm bölümleri ile Digitürk Bein Connect üzerinden altyazılı & Türkçe seçenekleri ile izlenebiliyor. İzleyen herkes ve tüm eleştirmenler ‘I Know This Much Is True’nun 2020 yılının en iyi dizisi olduğu konusunda hemfikir.
Keyifli seyirler.