MAKALE

İstanbul’da Olduğunu Unutmak İsteyenler İçin: Burg...

İstanbul’da Olduğunu Unutmak İsteyenler İçin: Burgazada

Şehirde mimozalar açıyorken kendinize verebileceğiniz en güzel hediyelerden biri Burgazada’da bir gün olacak!

Aklımda lise yıllarımdan kalan bir öykü, Abasıyanık öykülerini okuduğumuz yıllardan bir hikaye. Baharın hareketliliği ile ortaya çıkan ve renkli dünyaya selam verip “hişt hişt” diye uyanılmasını gösteren satırları anımsıyorum.

“- Sen değil misin hişt hişt diyen?

– Ben de duyarım bir ses, amma bulamam nereden gelir?

Nereden gelirse gelsin dağlardan, kuşlardan, denizden, insandan, ottan, böcekten, çiçekten. Gelsin de nereden gelirse gelsin! Bir hişt sesi gelmedi mi fena. Geldikten sonra yaşasın çiçekler, böcekler, insanoğulları.”

Burgazada denilince ondan önce bir kişi akıllara gelir. Yazar Sait Faik Abasıyanık’ın hayatının önemli bir bölümünü geçirdiği Burgazada, İstanbul’da olduğunu inkar edenlerin ziyaret edip buradan İstanbul’a çıplak göz ile bakıp “Ben hala İstanbul’da mıyım?” diye şaşırıp kaldıkları bir yer olsa gerek. Yakın dönemin hatta şimdilerin bile yazlıkçı mekanı olan Burgazada, stresten uzak sakinlik arayanların bir lokasyonu olarak ziyaretçilerini bekliyor. Adalara seyahat fikri gelince Büyükada ve Heybeliada’nın önüne geçememiş olan bu şirin adada keyfine düşkün olanlar, diğerlerinden eksik bir şey değil fazlasını bulacak.

Ada keşfine çıkanlar için öncelikle bir kaç not iletebilirim.

Adalar keşfi planı yapıyorsanız Heybeli’den Büyükada’ya ordan Burgaz’a da uğrama şeklinde bir plan yapmayın. Evet adaları baştan sona turlamak çok zamanınızı almayacaktır lakin bunun keyfini yaşamayacak mısınız? Bu hafta Burgaz’ı, haftaya Büyükada’yı gezin. Bir kafeye kurulun, kahvenizi sipariş edin, sohbet edin, keyif yapın.

Adaya ulaşmak için en nostaljik yol İstanbul şehir hatları vapurlarını kullanmak. Kabataş, Beşiktaş ve Bostancı’dan düzenli seferler bulunuyor ve İstanbul kartınızı kullanabilirsiniz. Mavi Marmara isimli özel motor işletmesinin de Bostancı’dan Adalar’a seferleri bulunuyor. Alternatif olarak kullanabilirsiniz.

Ada içinde bulunan faytonlu seferler artık yok. Ada içi ulaşım onun yerine 8-10 kişi kapasiteli elektrikli araçlar ile yapılıyor. İstanbul kartınız ile bir tur atmak için ideal bir seçenek olsa gerek. Penceresiz olan araçlar hiç ses yapmadığı için yolda keyif yapan kedilere denk geldiği zaman şoför durup kedilerden yolu açması için ricada bulunuyor. Bu araçlar iskele önünden kalkıp Burgazada’nın diğer ucu olan Kalpazankaya’ya kadar ulaşıp oradan geri dönüyor. İster orada inebilir, isterseniz aynı araçla başladığınız yere dönebilirsiniz. Ya da bizim gibi yaya olarak keşfedip ardından bu araçlar ile turladıktan sonra tekrar şaşkınlığınızı yükseltebilirsiniz de…

Prens Adaları olarak anılan Adalar, prenslerin ve imparatorların sürgün yeriymiş Bizans zamanında. Adanın tepesinde inşa edilen ancak şimdi olmayan kale Pyrgos adanın şimdiki adının hikayesini anlatır. Burgazada Prens Adaları içindeki en büyük üçüncü adadır.

Burgazada’da konaklama yapmak da mümkün. Adanın en ünlü oteli ise Pyrgos Otel. 203 nolu deniz manzaralı odası ise onu efsaneleştiriyor. Bir göz atın mutlaka gitmeden. Alternatif olarak Mehtap, Villa Mimosa ve Villa Andrea tercih edilebilecek fiyakalı diğer yerler.

Burgazada’ya yolu düşenlerin arayışta olduğu bir konu da yemek. Her ada seyahatinde olduğu gibi bu adada yemek olarak karşınıza çıkacak seçenek balık.

Kalpazankaya: Bu mekan adanın merkezinin 180 derece kadar güneyinde bulunuyor. İsmini Bizans döneminde sahilinde yer alan kuyunun içinde kalpazanların para basmalarından almakta imiş. Aynı bölgede Kalpazankaya isimli bir plaj ve bir sokak bulunuyor. İtiraf edelim biz buraya hiç gitmedik, yorumlardan çok memnun olanlar var, aksini söyleyenler de… Sitesinden aldığımız bilgilere göre kuyuda tandır kebabı, Ayvalık Lokumu, kalamar dolma ve portakallı dil balığı mekanın en özel lezzetleri arasında.

Ergün Pastanesi: Geldik adanın en tatlı lokasyonuna. Burgazada denilince ilk akla gelenlerden olma özelliğini elde etmiş bir pastane burası. Ziyaretçilerin mutlaka denediği bir tat var. Mülföy isimli milföy hamurundan yaptıkları bir tatlı. Buraya gelmişken bu lezzeti tatmanızı öneririm, çünkü başka bir yerde buna benzer bir şey yemedim. Yanında kendinize bir çay da söylersiniz. Biz vişnelisini denedik, başarılıydı. Burası bir pastane olduğu için çeşitli kurabiyeler, pastalar da bulunuyor. Biz garsonun önerisi ile sipariş ettiğimiz bir de rulo pasta denedik. Burada börek-poğaça gibi lezzetler olduğundan kahvaltı da yapabilirsiniz. Kahvaltı tabağı, tost, omlet gibi alternatifler var. Ancak burası popüler bir nokta olunca boş masa bulmak biraz güç olabilir.

Sinem Dondurma: Ada lezzetlerinden bahsetmişken tatlıdan devam edelim. Ayhan Sicimoğlu dondurma için “Asla hayır demeyeceğim bir lezzet” der. Yani dondurmada sınır yok. Mutlaka bir bildiği vardır deyip adanın bilindik dondurmacısının sahilde yer aldığını söyleyelim. Külahları alıp keşfetmeye devam noktası olabilir.

Burgazada Öğretmenevi: Gönüllü Caddesi üzerinde yer alan öğretmenevinin keyifli bir bahçesi bulunuyor. Burayı keşif arasında bir çay molası verecek bir nokta olarak kullanabilir, kahvaltı yapabilirsiniz. Ayrıca denemedik ama pizza, ızgara levrek gibi alternatif yemek seçenekleri de var. Fiyatları nisbeten uygun.

Adanın olmazsa olmaz yeme içme faaliyetlerinden biri de balık – rakı ikilisi… Akşama kalamadık lakin iskelenin hemen yakınında yer alan Ayvalık-Cunda Mutfağı, Barba Yani ve Adakeyf bu keyfi yapabileceğiniz mekanlar. Ada müdavimlerinin mekanı Gezinti Yolu Caddesi’ndeki Yasemin ise es geçilmeyecek bir güzelliğe sahip.

Burgazada’ya geldiniz, sahilde şöyle bir bakındınız. Hadi size yardımcı olalım. Ne yapabilirsiniz, neleri görebilirsiniz. Çok fazla sıralayacağımız öge olmasa da bir liste çıkarabiliriz.

Sait Faik Abasıyanık Müzesi

Sait Faik Abasıyanık eğitim-öğretim hayatı boyunca çoğumuzun karşısına kaleme aldığı öyküleri ile çıkmış bir isim. 1906 yılında Adapazarı’nda dünyaya geldi. Yaptığı katkılar Türk edebiyatında bir dönüm noktası oldu. Avrupa’nın çeşitli ülkelerini gezen yazar, Fransa’da 3 yıl kaldı. Ülkeye döndüğünde kışları Şişli’de yazları ise şimdiki müzeye dönüştürülen köşkte yaşadı. 1954 senesindeki vefatına kadar zamanının çoğunu burada geçirdi.

1953 yılında ABD’de Mark Twain Cemiyeti’nin şeref üyeliğine seçildi. Eserlerinin telif haklarını ve mal varlığını Darüşşafaka Cemiyeti’ne bağışlayan yazarın Burgazada’daki köşkü hayatından kesitlerin yanı sıra nostaljik bir ruha sahip. 2013 tarihinde yenilenmiş yüzü ile tekrar açılan köşk, ülkemizin en çok ziyaret edilen müze evlerinden biri. Giriş ücretsiz.

Ada Sokakları ve Evleri

Burgazada’nın en sevdiğim tarafı, sokaklarına sarkan çiçeklerle süslü evleri. Özellikle sahil yoluna paralel uzanan Mehtap ve Gönüllü Sokakları bu evleri çok net şekilde fotoğraflamak için en güzel yerler.

Burgazada Kiliseleri

Sadece Burgazada’da değil tüm adalarda kozmopolit bir yapı olması onları bir kültür çeşitliliğine konu ediyor. Adanın tarihi kiliseleri gerek mimarisi gerekse bu çeşitlilik nedeni ile görülesi birer simge yapılar. Sait Faik Abasıyanık Müzesi’nin hemen karşısında yer alan Aya Yani Kilisesi 1899 yılında inşa edilmiş. Sadece pazar günleri açık olduğunu öğreniyoruz. Buraya kadar gelmişken görebilirsiniz.

Adanın tam ortasında tepe noktalarından birinde ise çok eski bir yapı olan bir kilise Hristo Manastırı var. Bu yapı restore edilse de maalesef görülmeye değer bir özelliği bulunmuyor kanımca. Gönüllü Caddesi üzerinde ise küçük kubbesi ile dikkatinizi çekecek bir kilise daha bulunuyor, Aya Yorgi. Mutlaka dikkatinizi çekecektir.

Burgazada Cami

İstanbul’un fethinin 500. yılında 1953 senesinde adanın ilk camisi olan Burgazada Cami inşa edilmiş. Cami adanın en güzel caddelerinden Gönüllü Caddesi’ne bakan Cami Sokak’ta bulunuyor. Sahil yolundan direkt geçiş bulunmuyor. Buranın güzel bir tarafı adanın tek camisi olması dışında ziyaretçilerine kartpostallık ada manzarası sunuyor olması olsa gerek.

Yazıyı “Dünyayı güzellik kurtaracak” diyen adalı yazarın satırları ile başladığımız gibi bitirelim.

“Ada’nın tenha yollarında gezerken canım sıkılırsa küçük değnekler yontmak için cebimde taşıdığım çakımı çıkardım. Kalemi yonttum. Yonttuktan sonra öptüm. Yazmasam deli olacaktım.” (Son Kuşlar)

Burgazada’dan anlatacaklarımız şimdilik bu kadar. Aşağıda Burgazada gezi rehberi ile ilgili hazırladığımız kısa bir video bulunuyor. Keyifli seyirler!

Yazar: Cengiz Selçuk

cengizselcuk.com


Önerilen yazılar