Tarihi, dokusu, insanları ve müthiş lezzetleriyle huzurlarınızda Bergama…
Geçtiğimiz hafta Ege Bölgesi’nde yer alan gizli bir cenneti keşfettim. Evet, kabul ediyorum bir İzmirli olarak Bergama’ya büyük bir ayıp etmiş gibi hissediyorum kendimi. Onun bir şekilde gönlünü almam lazım. Bu Bergama güzellemesi ile bunu bir nebze başaracağımı düşünüyorum.
Önce Bergama’nın tarihine kısaca değinmek istiyorum. Bergama, İzmir ve Çanakkale yolu üzerinde yer alıyor. Edremit Körfezi’nin hemen alt kesiminde ve denizden biraz içeride bir lokasyonda kalıyor. Tarihi M.Ö. 5. yüzyıla kadar uzanıyor. Ege Bölgesi’nin önemli antik şehirlerinden biri. Bergama, Pergamon Krallığı’nın başkenti olmuş ve 2011 yılında UNESCO Dünya Mirası listesine 999. miras olarak kabul edilmiş. Evet bunu da ilk kez bu gezi esnasında öğrenmiş bulunuyorum.
Tarihte en önemli günlerini 2.Eumenes zamanında yaşıyor. Antik dönemde nüfusu 300 bin olan Bergama’nın bugünkü nüfusu 54 bin civarında. Döneminde çok zengin bir krallık olan Pergamon kenti önce Roma İmparatorluğu’na katılıyor. Sonrasında da Roma İmparatorluğu’nun doğu merkezi olarak tarihte altın bir çağ yaşıyor.
Gelelim bilinen ve bilinmeyen anekdotlarıyla geçmişten günümüze Bergama’ya…
• Parşömen (deriden kağıt) tarihte ilk kez bu kentte keşfedilmiş ve kullanılmış. Bu keşif Papirus kağıdı ticaretini tek elinde bulunduran Mısırlılar ile anlaşmazlığa düşülmesi sonucunda gerçekleşmiş.
• Asya’daki ilk kütüphane yine Bergama’da kurulmuş. Burası 200 bin ciltlik koleksiyonu ile dünyadaki en büyük ikinci kütüphane olarak anılıyor. Günümüzde ne yazık ki kendisinden küçük bir kalıntı görebiliyoruz.
• Bergama Antik Kenti’nde bulunan akropoldeki antik tiyatro dünyadaki en dik tiyatro olarak nitelendiriliyor. Kapasitesi ise inanılmaz. Tam 10 bin kişi.
• Tarihteki ilk sosyalist ayaklanma yine bu kentte olmuş. Kralın gayri meşru oğlu arkasına Pergamon halkını alarak bu ayaklanmayı gerçekleştirmiş.
• Günümüzde antik kentten kalan iki kalıntı var. İlki şehri tepeden gören, sunakların, kütüphanenin ve amfi-tiyatronun olduğu Akropol. İkincisi ise dünyadaki ilk kapsamlı hastane olarak bilinen Asklepion. İkisi de muazzam. Kesin görülmeli dememe bile gerek yok.
• Peki Berlin’de yer alan ve şehrin en önemli müzesi olan Pergamon Museum ile Bergama’nın bağlantısı ne? Osmanlı Devleti yaşadığı ekonomik sorunlar nedeniyle kazı çalışmalarını yapan Almanlar’a buradaki Athena ve Zeus sunağını satmayı teklif ediyor. Onlar da bu teklifi hemen kabul edip sunağı gemilerle Dikili üzerinden Almanya’ya götürüyorlar. Bakın bu çok can acıtıcı bir detay.
• Bir diğer üzücü bilgi de şu; Bergama Antik Kenti kalıntılarını yılda 250 bin kişi ziyaret ediyor. Berlin’deki Pergamon Museum’un ziyaretçi sayısı ise yılda 2 milyon kişi.
• Pergomon Museum’daki Zeus Tapınağı bölümü 5 yıllık bir bakım onarım çalışması için kapalı durumda.
• Bergama Antik Kenti – Akropol’e giriş ücretleri ise tam 50 TL, indirimli 25 TL. Müze kart geçerli.
• Asklepion ile ilgili müthiş bir bilgi geliyor; burası tarihte ilk psikoterapi yapan, ilk tedavi amaçlı uyuştucu (anestezi niyetine) ve psikedelik madde kullanan ve ilk kamu sağlığı politikaları üreten kurum olarak tarihte yerini alıyor.
• Bergama’da günümüzde Osmanlı Devleti’nden kalma ufak bir arasta bulunuyor. Burada sepetçi, ayakkabıcı, terzi, cila-bileğici gibi çok tatlı dükkanlar var. Kesin gidin. Burada içilen çayın tadı bambaşka.
• Bergama’da halıcılık adeta bir ekol. 15.yy’dan beri bir çok köyde halı dokumacılığı yapılıyor. Kız Bergama, Sarı Namazlık, Yağcıbedir, Holbein adlarında dört ayrı türde halı dokunuyor. Kız Bergama halısı tüm dünya koleksiyonerlerinin peşinde olduğu bir tür. Fiyatları genel olarak uygun. Bir adet edinmenizde fayda var.
• Kızıl Avlu’yu (Sarepeion Tapınağı) anmadan olmaz. Bergama merkezde yer alan bu tapınak büyüleyici bir yer. Mısır Yer Altı Tanrısı Serapis’e adanmış. Tapınak MS. 2. yüzyılda, Roma İmparatoru Hadrianus döneminde inşa edilmiş ama daha sonra 5. yüzyılda çeşitli eklemelerle kilise olmuş. Osmanlı Devleti zamanında ise camiye dönüştürülen yapının bir bölümü bugün bile cami olarak işlev görüyor. Müthiş bir yer. Giriş 10 TL.
• Bergama Müzesi bir sonraki durağınız olmalı. Erken Tunç Dönemi’nden Bizans’a kadar geçen zamana ait buluntuların, heykellerin, mozaiklerin, bölge etnografyasına ait kilim, el işi, dekorasyon ürünlerinin sergilendiği hoş bir müze. Girişi 10 TL. Müze kart ile ücretsiz gezebiliyorsunuz.
• Arabayla Bergama’dan yarım saat uzaklıktaki Kozak Yaylası bir diğer görülmesi gereken cennet. Çam fıstığı üretimi ve Çintar Mantarı tedariki bakımından Türkiye adına önemli bir yer.• Bergama deniz kıyısında değil. Kente en yakın plajlar araba ile gidilebilen Dikili ve Bademli plajları. Bademli bir tık daha uzak ama oldukça güzel bir plaja sahip.
• Kale Mahallesini not alın. Rumlardan kalan müthiş güzellikteki tarihi evlerin hemen hepsi bu bölgede. Kimisi terk edilmiş, kimisinde ise Bergamalı aileler yaşıyor. Son üç yıldır Instagram ahalisi fotoğraf çekimleri için bu mahalleden çıkmıyormuş. Halk öyle dedi. Ben de fotoğraflarımı çektirdim tabii ki!
• Eskülap Banyoları olarak adı geçen fakat herkesin Kleopatra Güzellik Ilıcası olarak tanıdığı kaplıcalar da Bergama’da yer alıyor. Suları birçok cilt hastalığına iyi geliyor.
Bergama hakkında yeme içme rehberi sunmayacağımı mı sandınız? Yanıldınız.
• Çiçeksever Köfte’te Bergama Köftesi yemeden kentten ayrılmak yok. Salaş, temiz ve çok lezzetli. Bergama Köftesi üzerine Kemalpaşa tatlısı siparişi vermeyi sakın unutmayın. Şu ana kadar yediğiniz en iyi Kemalpaşa tatlısı olacağı kesin.
• Kale Mahallesi’nin Domuz Meydanı’nda yer alan ve eskiden Rumların sosyal merkez olarak kullandığı Kafeneon Attalos yapısı bugün Bergama Ticaret Odasınca restoran olarak işletiliyor. Keyifli akşam yemekleri için buraya uğramalısınız. Rezervasyon şart.
• Bergama’ya özgü bir diğer ikonik lezzet ‘Çığırtma’, patlıcan,domates ve biberin sezonu olan yaz aylarında inanılmaz bir lezzette oluyor. Bol sarımsaklı, biberli, domates soslu efsane bir kızartma yemeği. Akropolis Restoran, Bergama Sofrası ve Çığırtma Evi çığırtmayı layığıyla yapıyor. Birinden birine muhakkak uğrayın.
• Bergama’ya özgü ve benim bayıldığım bir diğer lezzet ‘Külür Ekmeği’. Bazı fırınlarda satılıyor. Bence iki tane alın.
• 100 yaşına merdiven dayamış olan Eşref Amca’yı bir yerlerde gördüğünüze eminim. Son yıllarda Instagram’da sık sık yer alıyor kendisi. Eşref Amca Yenigün Kahvaltı Salonu’nu işletiyor. Burası hem müthiş bir mandıra hem de çok ekonomik ve olağanüstü lezzetli bir kahvaltı salonu. Gidin, hem kahvaltı edin hem eviniz için Bergama’ya özgü müthiş tulum peynirinden alın. Nice sağlıklı yaşlarına Eşref Amca!
• Son olarak Bergama’ya yarım saat uzaklıkta olan ve bence mutlaka gitmeniz gereken bir yerden söz edeceğim; Casa Regina. Kurumsal hayatı terk edip,Dikili’ye yerleşen genç çift, birkaç masalı bir İtalyan restoranı açmışlar. Makarnalar günlük yapılıyor, pizzalar çıtır, ince hamurlu. Rezervasyon şart. Instagram adresleri @casa.regina
Çok keyif alarak gezdiğim Bergama çok keyif alarak yazdığım bir yazıya dönüşmüş bulunuyor. Bir gün mutlaka bu destinasyona yolunuz düşsün. Hatta ikinci, üçüncü kez bile Bergama’ya gidin. İyi ki diyeceğiniz bir gün yaşayacağınıza emin olabilirsiniz.
Haftaya görüşürüz.
Yazar: Doğuş Bengi
IG: @dogusbengi