Coco Chanel’in sembolik çiçeği kamelyalar markanın yüksek mücevher koleksiyonunda zarafetle fonksiyonelliği bir araya getirdi.
Kamelyaların sade zarafeti, aslında çiçeklere çok da meraklı olmayan Gabrielle Chanel’i de kendine hayran bırakmıştı. Siyah elbisesinin üzerinde doğadan kopup gelen bir mücevher gibi taşıdığı beyaz kamelya ile göründüğü 1924 yılından beri bu çiçek onunla adeta özdeşleşti.
Fransız modaevi de, kurucusu Gabrielle Chanel’in bu tutkusuna saygı duruşunda bulunan birçok müevher tasarımına imza attı. Bunlardan bir önceki 2013 yılında ürettikleri Jardin de Camélias koleksiyonuydu. Geçtiğimiz ay Paris’te Haute Couture haftasında tanıtılan yeni yüksek mücevher koleksiyonu The Chanel 1.5 ise kamelyaların başrolü aldığı en yeni koleksiyon oldu.
Tasarımcılar bir kamelya çiçeğini alıp onu kırmızı, pembe ve beyaz gibi farklı renklerle yeniden şekillendirip koleksiyona şaşırtıcı bir de özellik katmışlar. Elli parçalık bu koleksiyonun parçalarından 23 tanesi çok yönlü bir biçimde kullanılacak şekilde tasarlanmış. Yani Coco Chanel’in bir seferinde dediği gibi mücevher setleri artık durağan bir obje olmaktan çıkıp ihtiyaca ve isteğe göre şekillenerek hayat buluyor.
Koleksiyonun en dikkat çekici parçası diyebileceğimiz, toplam 73,2 karat elmasa sahip muhteşem kolye Rouge Incandescent’ın üzerinde bulunan kamelya çiçeği kolyeden ayrılabiliyor ve toka, broş, kolye ucu gibi farklı şekillerde kullanılabiliyor. Safir, kuvars, inci, yakut ve elmas gibi değerli taşlarla bezeli koleksiyonun bir başka parçası olan Rose Intense adlı yüzük bir kolye ucu olarak kullanılabiliyor. Rose Tendre adlı tasarım ise hem küpe hem de kolye olarak takılabiliyor.
Coco Chanel’in sembol çiçeği, olağanüstü bir işçilik ve detay kalietsiyle tasarlanmış yüksek mücevherlerde, tıpkı efsane modacının istediği gibi, farklı anlarda farklı isteklere göre şekil değiştirecek biçimde hayat buluyor.