MAKALE

Kokteyllerimin Hikayesi Olmasını Seviyorum

Kokteyllerimin Hikayesi Olmasını Seviyorum

World Class yarışmasında iki defa Türkiye’nin en iyi barmeni seçildi, uluslararası yarışmada ise önce yedinci, bu yıl ise üçüncü oldu. Kevin Patnode ile kokteyllerinin renkli dünyasından konuştuk.

Kevin, bize biraz kendinden bahsebilir misin? İstanbul’a ne zaman yerleştin?

İstanbul’a ilk kez 2010’da, Robert Kolej’in yaz programı için geldim ve şehre aşık oldum. 2013’te de İstanbul’a resmen taşındım.

Barmen olarak çalışmaya nasıl başladın? Şimdi bir yerde çalışıyor musun, leziz kokteyllerini nerede tadabiliriz?

New York’tayken bir gün, yine kötü gitmiş bir iş görüşmesinden çıkmıştım ve kendimi iyi hissetmiyordum. Bir arkadaşım yakınlardaki bir otelin bir barmen aradığından basetti. Hiç deneyimim yoktu ama kaybedecek bir şeyin de… Şansıma o gün işi aldım ve barda çalışmaya aşık oldum, gerisi malum.

İstanbul’da şu an belli bir yerde çalışmıyorum, yıl boyunca pop-up geceler düzenliyorum veya misafir barmenlik yapıyorum. Yani izimi sürmeniz gerekecek!

İstanbul’da birçok yeni kokteyl barı açılıyor, bunun giderek popülerleştiğini görüyoruz. Kokteyl barı anlamında İstanbul diğer büyük şehirlerle yarışacak düzeye geldi mi sence?

Evet, İstanbul’da birçok yeni bar açılıyor ancak bunların çok azına ‘kokteyl barı’ denebileceğini düşünüyorum. Bence İstanbul’un gece hayatı çok canlı ve bazı popüler barlar kokteyller servisi yapıyor. Ancak gerçek ‘kokteyl barı’ dendiğinde, yani insanların gidip gece boyunca barda iyi vakit geçirdiği, barmenle muhabbet edebildiği kokteyl barları anlamında, Londra ve New York’un çok üstün olduğunu söyleyebilirim.

Bize İstanbul’daki favori üç kokteyl barını ve oraların sana göre en iyi kokteyllerini sayabilir misin?

Mikla’nın terasında gün batımını izleyerek Negroni içmeyi seviyorum. Asmalı Mescit’teki isimsiz bir barda Çağlar’ın yaptığı Cin Martini ve Soho House’da uzun bir kahvaltıya eşlik eden Bloody Mary de diğer favorilerim.

Şu ana kadar bulunduğun en iyi kokteyl barı hangisiydi? Ve içtiğin en iyi kokteyl?

Sanırım dünyada en sevdiğim bar Londra’daki Happiness Forgets olmalı. Burası gerçekten küçük bir bar ancak muhteşem kokteyller ve aynı zamanda misafirperverlik sunuyor. En iyi kokteyl ise New York’taki favori barlarımdan birinde içtiğim, Amaro’dan yapılan kokteyl, adı Amor y Amargo.

World Class yarışması için hangi kokteylleri hazırladın?

Meksika’da yapılan büyük finalde, yarışmanın son aşamasına gelmek için 15’ten fazla içki hazırladım. Favorilerim arasında, Signature etabı için hazırladığım içki var. Bu ABD ve Çin üzerinden İstanbul’a gelişimin hikayesini anlatan, sirke ve erik turşusu tozu kullanarak hazırladığım bir içki. Eski barım Külhanbeyi’nde de kullandığım birçok servis materyalini kullanan küçük, leziz bir aperatif kokteyl.

Yeni bir kokteyli yaratırken ilhanımı nerelerden alıyorsun? Tariflerinde Türk mutfağından da ilham aldığını söyleyebilir misin?

Yeni tarifler denerken genellikle Mısır Çarşısı gibi yerlerde ya da Kasımpaşa ve Bomonti’de hafta sonları kurulan pazarlarda dolaşırım ve kokteyl denince akla pek gelmeyen malzemeler bulurum. Klasik tarzdaki içkileri seviyorum, ancak bir veya iki alışılmışın dışında malzeme kullanmak içkiyi tamamen özgün kılıyor. Kokteyllerimin bir hikayesi olmasını seviyorum, bu yüzden de aramda bir bağ bulunan  malzemelerle içki hazırlamaktan hoşlanıyorum. Bu benim yemeyi sevdiğim şeyler de olabilir, başkalarının kendiyle bağdaştıracağı şeyler de, mesela mevsimlik meyve reçelleri gibi…

Bize evde hazırlanabilecek basit bir kokteyl tarifi verebilir misin?

Bence herkesin yapabileceği Kahvaltı Martinisi harika bir içki. Sadece cin, limon suyu ve buzdolabında bulduğunuz herhangi bir reçel ya da marmelatı bir araya getirin. Çalkalayın ve buz gibi soğuk şekilde tüketin. Çok basit ama bir o kadar da lezzetli.

Kokteyl konusunda da modada olduğu gibi trendler var mı? Bu kış hangi kokteylleri mutlaka denememizi önerirsin?

Trendler kokteyl dünyasında da çok önemli. Genellikle Türkiye’ye getirilen yeni içkilerin hızla menülerde yer bulduğunu görebilirsiniz. Ancak İstanbul’un küresel trendleri pek takip ettiğini söyleyemem çünkü alkole erişim çok daha zor. Ama mevsimsel Türk lezzetlerinin menülerde ortaya çıktığını görebilirsiniz, örneğin nar gibi. Sıcak içilen kokteyllerin de popülerlik kazandığını düşünüyorum. Sıcak şarabı pek tercih etmesem de bu kış için Hot Toddy’i kesinlikle öneririm. Bu, viski, zencefil, limon, bal ve sıcak suyla hazırlanıyor. Soğuk günler için mükemel bir kür.

Peki sence genel olarak İstanbul’da hayat nasıl? Boş zamanlarını nasıl değerlendiriyorsun?

İstanbul’un en sevdiğim tarafı tek güne birçok şey sığdırabilmeniz. Şehrin mahalleleri birbirinden o kadar farklı ki, örneğin sabah Balat’ta kahvemi yudumlarken öğlen Eminönü’nde tavuk pilav yiyor, sonra trafikten kaçmak için vapura biniyor ve Moda Haftası için bir terasta kokteyl hazırlayabiliyorum. Boş zaman buldukça Boğaz kıyısında koşmayı veya hafta sonlarımı Bomonti Antika Pazarı’nda ıvır zıvır arayarak değerlendirmeyi seviyorum.


Önerilen yazılar