Rönesansın doğum yeri Floransa, uzun bir sessizliğin ardından moda şovlarının görkemini yeniden hatırlatan bir defileye sahne oldu.
“Her şey Floransa’da yeniden başlıyor,” Domenico Dolce ve Stefano Gabbana, rönesansın doğum yeri olan şehirde düzenledikleri Alta Moda defilesi öncesi davetlilerine bu mesajla seslendi.
Gerçekten de birçok moda etkinliğinin iptal olduğu ya da dijital olarak gerçekleştiği bir dönemin ardından, Dolce Gabbana’nın, tıpkı zamanında Floransalı sanatçı ve zanaatkarların yaptığı gibi, yaratıcılığın yeniden doğuşuna imza attığını söyleyebiliriz. Villa Bardini’de gerçekleşen görkemli moda şovu, gerek defilenin fiziksel katılımcısı olan bir avuç ayrıcalıklı kişiye, gerekse ekran başından tanıklık eden herkese modanın büyüsünü tekrar hatırlamış oldu.
Hepsi birbirinden nefes kesici 89 look’u taşıyan modeller, Villa Bardini’nin dik, taş merdivenlerinden inerken sadece Rönesans değil, yüzyıllara yayılan ‘Klasik İtalyan Güzelliği’ de Dolce Gabbana’nın tasarımlarında vücut bulmuş oldu. Alta Moda defilesinin dokunduğu bir diğer tarihi katman ise Floransalı botteghe’ler, yani küçük atölyelerin, zor dönemlerde ellerinde bulunan doğal materyalleri kombinleyerek ve yaratıcılıklarının sınırlarını aşarak yarattığı giysiler. 16. yüzyıldan gelen bu beceri, Dolce Gabbana’nın şovunda yeniden hayat bularak farklı kumaşların birlikte kullanıldığı, göze son derece hitap eden bir koleksiyona dönüşmüş.
Yüzyıllara uzanan bir stil yelpazesinden ilham alarak, bir renk, desen ve doku karnavalına dönüşen defile sadece görkemli bir moda şovu olmakla kalmayarak hem sıkıntılı bir dönemden kaçışın, hem teatral bir gösterinin, hem de yerel zanaatkarların yeteneklerini kutlayan bir saygı duruşunun temsili gibiydi.