Sanırım 18 yaşıma kadar “Motor tehlikelidir”; “Aman oğlum dikkat et! Bir yerini kırarsın”; “Şeytan icadı…” vb. birçok şey duymuşumdur motosikletlerle ilgili. Üstüne bir de ailenizden birini kaybettiyseniz, bisikletle de vedalaşmanız an meselesi oluyor. Nitekim benim de buna benzer bir maceram olmuştu. Yedi tepeli İstanbul’un en dik mahallelerinden birinde yaşıyor olduğumuz için hiç bisikletim olmamış, hep arkadaşlarımın bisikletleri ile bisiklet kullanmayı ve işin fırlamalıklarını öğrenmiştim (Burada bizimkilere de bir serzenişte bulundum. Umarım okurlar… )
Hala bisiklet kullanırım. Ama bugün pedal gücündense, daha çok beygir gücünden ve bunun keyfinden bahsedeceğim. İlk motosiklete bindiğim günden bu yana hayatımda çok şey değişti. Hazır yeri gelmişken, motosikletin özellikle İstanbul’un kaotik düzeninde ne kadar pratik bir araç olduğunu hala keşfedememiş olanların en yakın scooter bayiine gitmelerini ve profesyonel bir kurumdan eğitim almalarını öneririm. Motosikletler trafikte kapladıkları yer bakımından çok pratik, ulaşmak istediğiniz yere hızla ulaşmanızı sağlayan araçlar olmalarının yanı sıra, park problemi çekmeyeceğiniz, çoğu yerde otopark ücreti ödemeyeceğiniz, vergisi az, bakımı ucuz ve yakıtı da uygun araçlardır.
Genelde uluslararası olarak ya da ülke içinde uzun yol yapmayı severim. Motosiklet eğitimleri ile de sürüşümü ve bilincimi geliştirmeyi ve her defasında bu işi biraz daha güvenli ve keyifli bir hale getirmeyi kendime iş edindim. Yol maceraları, bu işin en keyifli yanlarından biri ve hiç de araba ile gezmeye benzemediğini söylemeliyim.

Toprak Erol Aydın
Motosiklet kullananlar bilir, bu işin uç noktalarında motor sporları yer alır. Buna senelerce neden motor sporları dedikleri konusunda pek bir fikrim yoktu doğrusu. Ta ki 2013 yılında ilk defa Intercity İstanbul Park’ta bir Track Day etkinliğine katılana kadar. Bu iş, motorların yarışlarından öte bir performans ve adrenalin işi. Burada da devreye spor giriyor tabii ki.
İstanbul Park’ta, California SuperBike School’un düzenlediği pist eğitimlerinin yanı sıra, Türkiye’nin en güvenli zeminlerinden birinde motosikletinizle kendi sınırlarınızı da zorlayabilirsiniz. Pist günlerinde gün boyunca profesyonel yarışçılar, amatör motosiklet kullanıcıları ve eğitim alanlar olmak üzere üç farklı kategoride seanslar düzenleniyor.
Motosiklet kullanmanın en keyifli yanı ise virajlar bana göre. California Superbike School, motosiklet severlere özellikle viraj becelerilerini de arttırmayı vaat ediyor ki bu konuda çok başarılılar. Sanırım bir F-16 pilotu olsaydım da hissedeceğim şey, bir virajı dizlerim yerde dönerken hissettiğime benzer olacaktı ☺ Tamam, kabul…! F-16 mutlaka daha keyiflidir, bir kere uçuyorsun ancak motoru da kanatları olmayan bir F-16 gibi düşünmek mümkün.
2013 yılında antrenmanlı bir vücutla ve kendime güvenerek gittiğim bir pist gününde üç seans sonunda akşam eve döndüğünde, sanki spora ilk defa başlamışçasına her yerim ağrıyor, hatta olduğum yerden kıpırdamayı pek istemiyordum. Bacaklarım bir iki gün kendine gelemedi. Adrenalinden mest olmuş vücudum ise uzun bir süre bunun sarhoşluğunu yaşadı. Kilo kaybedeceğimi, özellikle su kaybedeceğimi biliyordum ancak yaklaşık iki buçuk kiloluk bir kayıp olacağının farkında değildim.
Özellikle bacaklarda daha çok esnekliğin ve kardiyovasküler çalışmaların bu konuda yararlı olacağını düşündüğümden, sonraki deneyimlerimde bu yönde bir hazırlık sürecinden sonra piste girdim. Bu noktada uzun süre pilates ve kürek antrenmanlarının yanısıra yüzme ile kendimi geliştirmeye devam ettim.
Son deneyimimde ise tam istediğim noktaya gelmiş, vücut performansımın piste ve tur zamanlamalarına nasıl yansıdığını görmüştüm. Ağustos ayında yaptığım son seanslarda, bu organizasyonun en önemli isimlerinden sevgili Didem Tüfekçi’nin bana, MotoGP’nin yıldızı Valentino Rossi’nin numarası olan 46 numarayı vermesiyle iyice gaza gelmiş olacağım ki neredeyse yarışçıların pistte döndüğü sürelere yaklaştım.
Yakında ‘enduro’ ve ‘motocross’ alanlarında da sizlerle bazı yazılar paylaşmayı düşünüyorum. Motor sporları ile uğraşan arkadaşlara spor ve esneklikler konusunda daha çok çalışmalarını ve beslenmelerine dikkat etmelerini öneriyorum. Bu iş yoğun çalışma, disiplin ve sabır işi. Adım adım daha iyi noktalara geldiğinizi göreceksiniz. Motosiklet üzerindeki tekniklerinizi ne kadar geliştirirseniz geliştirin, vücudunuzun sınırları sizi bir noktada durduracaktır. Tekniğinize paralel olarak bedeninizi ve zihninizi de beslemeyi unutmayın.
Sonuç olarak eğer bir motorsikletiniz varsa trafikte saçma sapan hareketler yapıp kendinizi riske atacağınıza, Intercity İstanbul Park ve Motoron’un işbirliği ile düzenlenen bu organizasyonlara bir göz atmanızı, eğer hala bir motosikletiniz yoksa hemen kendinizi köprüden atmanızı tavsiye ederim… ☺
Toprak Erol Aydın
Nefes Pilates
Fotoğraflar: Ahmet Yıldırım (instagram: ahmethayabusa)