New York şehir hayatının kaosunu ve Doğu’nun meditatif dünyasını sentezleyen yaşam felsefesi ve tasarımlarıyla Donna Karan…
Donna Karan’a, ünlü moda markalarının birbiri ardına sıralandığı, dünyanın ve New York’un moda merkezi 7. Cadde’nin kraliçesi, “Queen of 7th Avenue” diyorlar. Kuruluşundan bu yana, yani tam 30 yıldır sofistike ve minimalist çizgisinden ödün vermeyen Donna Karan, DKNY’yi yaratırken kendi isim ve soyadının yanına yaşadığı şehrin, New York’un baş harflerini ekliyor. İşte DKNY kurulduğu günden beri, farklı kültürlerden gelseler de aynı şehrin çatısı altında toplanan New York’luları temsil ediyor. Kendine özgü “urban-zen” felsefesiyle yaratılan koleksiyonlar; şehrin hızlı yaşamına uyum sağlayan, şık, sade, abartısız, birbirleriyle kolay kombin edilebilen aksesuarlarla zenginleştirilerek, hem gündüz hem de gece giyilebilen pratik giysilerden oluşuyor. “Ben sonradan tasarımcı olmayı seçmedim, zaten tasarımcı olarak doğdum” diyen ünlü modacının şirketinin yıllık 620 milyon doları bulan satış geliri; giysi, parfüm, aksesuar ve mobilya tasarımlarının üstün başarısı; uzun yıllardır yardıma ihtiyaç duyan binlerce insana yardım elini uzatması, Donna Karan’ın New York’da bir taksi şöförü olmak için doğmadığının kanıtları!
1948’de Long Island, New York’da doğan Donna Faske Karan; New York, Donna Parson’s School of Design’da moda tasarımcılığı eğitimi alır. Halen bu okulda eğitmen olarak ders veren Karan, eğitiminin ikinci yılında ünlü modacı Anne Klein’in yanında asistan tasarımcı olarak çalışmaya başlar ve 1974 yılında Anne Klein’in vefatından sonra baş tasarımcı olarak Klein’in görevini devralır. 1973’de butik sahibi Mark Karan’la evlenen Donna’nın evliliği fazla uzun sürmese de eski eşinin soyadı olan Karan, onunla birlikte yaşamaya devam eder. 1985 yılında evlendiği heykeltraş Stephen Weiss ile birlikte Donna Karan şirketini kurar. Daha ilk koleksiyonuyla moda dünyasında yıldızı parlayan Karan; sade ve elegans çizgisi, gösterişten uzak kaliteli ve giyilebilir kıyafetleri ile çok beğenilir. Ayrıca moda dünyasında bir ilki, 7 parça konseptini yaratan ünlü modacı, birbiriyle uyumlu renklerden oluşan 7 parçanın (ceket, bluz, etek, pantolon, vs…) farklı kombinler yapılarak giyilebilmesine ön ayak olur. Özellikle çalışan kadınlara pratik ve şık çözümler sunan bu konsept çok tutulur. Yıllar içinde Karan, eşi Stephen Weiss ve üç çocuğuyla beraber çalışarak, markayı başarıdan başarıya taşır.
1988 yılına gelindiğinde, genç kızlara hitap eden DKNY koleksiyonu tanıtılır. Böylelikle Donna Karan, couture koleksiyonlarının spor versiyonlarının, gençler tarafından daha uygun fiyata giyilebilmesini de sağlamış olur. Geçtiğimiz günlerde bir dergiye verdiği röportajda bu koleksiyonla ilgili açıklama yapan modacının, koleksiyonu tasarlama nedeni ise oldukça ilginç: “Kızım Gabby’nin bir eli benim gardrobumdaydı. 20 bin dolarlık tuvaletimi kovboy çizmeleriyle giyiyordu ve beni deli ediyordu. Ona giyecek güzel bir şeyler önerirsem, benim gardırobumdan uzak durabilirdi. Genç DKNY koleksiyonuna aslında ihtiyaçtan, kızım için başladım!” diyerek ilk koleksiyonun ortaya çıkış hikayesini esprili bir dille anlatan Karan, iki yıl sonra, blue jean ağırlıklı spor giysilerden oluşan DKNY Jeans’i Karan ailesine katar. İlk erkek koleksiyonu olan DKNY Men’in erkeklerin beğenisine sunulmasıysa 1992 yılında olur. DKNY ile başlayan başarı; DKNY Jeans, DKNY Men, DKNY Çocuk, DKNY Active, DKNY İç Giyim, DKNY Kozmetik ve DKNY Aksesuar ile devam eder. Ayrıca Donna Karan’ın Urban Zen mobilya tasarımlarını ve tabii ki hepsi birbirinden başarılı, zamansız Donna Karan ve DKNY parfümlerini de unutmamak gerek.
Ünlüler de Donna Karan’ın klas ve elegans çizgisinden vazgeçemiyor. Hillary Clinton, yıllarca Donna Karan giysileri ile basının ilgi odağı olurken; Penelope Cruz, Jennifer Aniston, Heidi Klum, Janet Jackson, Demi Moore, Sofia Vergara ve Diane Kruger kırmızı halıda Donna Karan Couture imzalı tuvaletleri tercih eden ünlülerin başında geliyor.
2000 çalışanıyla ve yıllık 620 milyon dolar geliriyle Donna Karan markası, üstün kalitesini ürünlerine taşımaya devam ediyor. Karan, şirketin kontrolünü 2001 yılında, 643 milyon dolar karşılığında LVMH Moet Hennessy, Louis Vuitton’a devretse de hala kendi yarattığı markasının kreatif direktörlüğü görevini sürdürüyor ve baş tasarımcı olarak yeni koleksiyonlar yaratıyor.
Donna Karan’ın Sokak Sanatları Temalı 2015 İlkbahar-Yaz Koleksiyonu’ndan
Bu yıl İlkbahar-Yaz DKNY aktif ve DKNY Intimates iç çamaşırı koleksiyonu kataloğunun yıldızı Cara Delevingne oldu. Gregory Harris tarafından fotoğraflanan İngiliz top modelin iç çamaşırlarıyla yatakta uzanmış seksi pozları ve erkek giysileriyle çekilmiş fotoğrafları, geçtiğimiz günlerde çok konuşuldu.
Donna Karan 2015 İlkbahar-Yaz Koleksiyonu nda, Miami’den Manhattan’a sokak sanatının spontanlığından ve lokal sokak sanatçılarından ilham aldı. Özellikle ünlü Amerikalı ressam Jean-Michel Basquiat’ın eserlerinden yola çıkarak, doğaçlama sokak sanatının özgün çizgilerindeki baskılara, el boyamalarına ve grafittilere yer veren Donna Karan’ın yeni koleksiyonu, sadece yaşadığı New York sokaklarından değil, Afrika’dan, Bali’den, İspanya’dan ve hatta Japonya’dan bile renkler, desenler, esintiler taşıyordu. Giysilerde 50’li yılların kadınsılığıyla, ilkbaharın ve yazın canlılığı öne çıkıyordu. Donna Karan koleksiyonlarının vazgeçilmezi siyahın ve beyazın yanı sıra kırmızının parlak tonları, kobalt mavi, bej rengi ve sarı tonları, baharı ve yazı simgeliyordu. Kadın vücudunu çok iyi tanıyan ve vücut proporsiyonlarını en iyi yansıtan modacıların başında gelen Karan koleksiyonda; omuzları geniş ve beli ince gösteren, beli sımsıkı saran kalın kemerlere de sıkça yer vermişti. 50’lerin modasını günümüze taşıyan evaze, kloş ve kalem diz altı etekler; mini bantlı büstiyer ve derin V yakalı blüzlerle kombinlenmişti. Geniş ve diz üstü gömlek elbiseler, yine belde kalın kemerlerle sabitlenmişti. Kokteyl elbiselerinde, derin yan yırtmaçlı, uçuşan ipek saten ve şifon giysiler göz kamaştırıyordu. İspanyol esintili tuvaletlerin etekleri volanlarla, fırfır ve püsküllerle zenginleştirilmişti. Çoğu şov amaçlı takılan büyük hasır şapkalar dikkat çekiciydi. Giysileri aynı renklerdeki çift bantlı, topuklu terlik ve ayakkabılar tamamlıyordu. Saçlar ortadan ayrılarak geride örülmüş ya da topuz yapılmıştı. Donna Karan, geçtiğimiz ay gerçekleşen defilesi sırasında gazetecilere “Ben koleksiyonlarımda asla abartıya yer vermem, çünkü asıl sanat eseri olan kadındır; giysi hiçbir zaman öne çıkmamalıdır. Doğru giysi, kadının kıvrımlarını, güzelliğini ortaya çıkarandır” diyerek, genel tasarım felsefesini de özetlemiş oldu.
Pınar Efe