Akla Marie Antoinette’ten başkasını getirmeyen abartılı topuzlar ve tarlatanlı elbiseler, Versailles’ın ihtişamını Milano’ya taşıdı.
Fransız Devrimi’nin hemen öncesi Versailles Sarayı’nda yaşanan fazlasıyla şatafatlı hayat ve bu hayatın başlıca simgesi Kraliçe Marie Antoinette’in stili Moschino’nun Sonbahar Kış 2020 koleksiyonunun ilham kaynağı oldu.
Jeremy Scott 18. yüzyıla geri dönüp ilhamını bu tartışmalı tarihi figürden almasının sebebini “Küresel olarak baktığımızda, günümüzde olanlarla 1780’lerin Fransa’sında yaşananlar bir bakıma benziyor. Ben dünyadaki rolümün neşe ve mutluluk yaymak olduğuna inanıyorum; bu da isyan etmenin en iyi yöntemlerinden biri,” olarak açıklıyor.
Gerçekten de, Milano Moda Haftası’nın podyumunda yürüyen tasarımlarının her biri, gerek abartılı silüetleri, gerek göz kamaştıran detayları, gerekse gülümseten uyarlamalarıyla mutluluk saçıyordu.
18. yüzyılın tarlatanlı elbisleri 60’ların radikal kadın giysisi mini etekle buluşmuş, anime karakterleri yine o döneme ait ‘toile de Jouy’ desenlerinin başrolüne yerleşmiş. Böylece ortaya Versailles bahçeleri kadar Japonya’nın harajuku sokaklarındaki stilleri de andıran bir koleksiyon çıkmış.
Koleksiyonun göz alıcı renkleri de bu ihtişamlı canlılığı destekliyor. Bir pastane vitrinini andıran pastel renklerin ve altın ipliklerle işlenmiş denimlerin yanı sıra, çarpıcı renkli kadifeler de koleksiyonda kendine yer bulmuş. Biker ceketler, fraklar, diz üstüne kadar uzanan kurdele bağcıklı zarif çizmeler de koleksiyonun diğer dikkat çekenleri arasında oldu.
Jeremy Scott esprili hayal gücüne pasta dilimi şeklindeki çantalar gibi aksesuarlarda hayat verirken, defilenin sonlarına doğru podyuma çıkan pasta elbiseler ise, kitsch görünümleriyle Marie Antoinette’le özdeşlemiş ‘Bırakın pasta yesinler” cümlesine göz kırparak bu eğlenceli defilenin hafızalarda uzun bir süre yer etmesini sağladı.