Frankfurt Motor Show, her sene olduğu gibi bu sene de otomobil hayranlarını kendinden geçirmeyi başardı. Birbirinden güzel onlarca yeni modelle, dünya prömiyeri yapan otomobillerle ve geleceğe umutla bakmamızı sağlayan yeni elektrikli makinelerle karşılaştık. Benim açımdan bu senenin en önemli sanat eseri ise Porsche’nin adeta gelecekten gelmiş gibi görünen Mission E konseptiydi.
Tesla, Model S ile bir iki senedir elektrikli otomobil pazarını domine ediyordu; çünkü bu zaman dilimi boyunca karşısına ‘’Hoop!’’ diyecek sağlam bir rakip çıkmamıştı. Kaldı ki Tesla Model S’in fiyatı da öyle ucuz falan değil. Maliyeti düşük bir teknoloji gibi görünse de, ‘yeni teknoloji’ olarak geçtiği için otomobilin ederinin üzerinde bir fiyat ödemek maalesef kaçınılmaz oluyor. Porsche’nin Mission E konseptini ise yollarda hemen görecek değiliz, fakat Porsche bu konseptte kullanılan teknolojileri ürün yelpazesine çok geçmeden serpiştirecektir diye düşünüyorum.
Porsche Mission E, full elektrikli bir otomobil ve elektrikli modellerin en büyük iki problemi olan menzil ve şarj olma süresini çözdüğünü iddia ediyor. 500 km’ye kadar şarja ihtiyaç duymayan Mission E, biten pilinin yüzde 80’ini 15 dakika içinde doldurabiliyor. Bu da ona 400 km daha yol alabilme yeteneği veriyor. Böylelikle Porsche, geçtiğimiz aylarda ortaya çıkan ‘’Porsche, 2020’den önce piyasaya sürmeye çalıştığı Tesla Model S’in rakibi üzerinde çalışıyor’’ dedikodularını da onaylamış oldu.
Detaylara geçecek olursak, Mission E gerçekten de gelecekten fırlamış gibi görünüyor. GT3’den hatırlayacağınız, dört tekerleğe de direksiyondan yön verilebilmesi özelliği Mission E’de varlığını gösteriyor. İşin en güzel tarafı ise 600 beygir güç üreten iki elektrik motor! 0-100 km hızlanması için sadece 3.1 saniyeye ihtiyaç duyan Mission E, 0-200 km hızlanmasını ise 12 saniyeden biraz daha az bir sürede tamamlıyor.
Mission E’nin kabini ise ince ve hafif koltuklarıyla hem kabinde bir sıkışıklık yaratmıyor hem de ferah bir ortam sağlıyor. OLED ekranlarla değiştirilmiş tuşlar ve göz takibi yapabilen kameralar, sürücünün nereye baktığını görüyor ve kendinizi 2030 yılındaymış gibi hissetmenizi sağlıyor. Sürücü tarafından yolcu bölmesine kadar uzanan holografik ekran üzerinden de uygulamaları, klimayı ve navigasyonu yönlendirebiliyorsunuz.
Aslında gelecekte otomobil dünyası için her şeyin karanlık olacağını düşünüyorum ancak bu tarz modelleri gördükçe (mesela BMW i8 de bunlardan biri) karamsarlığım yok olmaya başlıyor. Mission E ile görücüye çıkan yeni teknolojilerin çoğunu eminim kısa zamanda diğer Porsche modellerinde de göreceğiz ama Mission E’yi bu haliyle yollarda görmemize en az 5-7 sene var.