Londra’da dolanırken karşınıza oldukça egzantrik giyimli biri çıkarsa bilin ki kendisi Daniel Lismore. Ortada bir performans yok ama bir sanat olduğu kesin. Kendisini bir heykel olarak değerlendiren, androjen görünümlü, oldukça ilginç bir kişilik. Şu sıralar çeşitli markaların kampanyalarında yer alsa da asıl işi modellik değil. Kendi bedenini kullanarak postmodern sanatı modayla birleştirmeyi başarmış, sıradışı bir sanatçı kendisi.
“İnsanlar nasıl olsa bana ilginç bir şeymişim gibi bakacaklardı, ben de onlara gözlerini dikebilecekleri bir şeyler vereyim istedim” diyor Daniel Lismore görüntüsünü açıklarken. Ancak bu işi biraz aşırıya kaçırdığını da söyleyebiliriz. Gerçekten de gözlerinizi alamayacağınız ilginçlikte giyiniyor. Evden çıkmadan önce saatlerini ayna karşısında geçiriyor. Gezilerinden topladığı ilginç objeleri, kat kat kumaşların üzerine bir aksesuarmışçasına yerleştiriyor. Bazen bulduğu çöpleri bile kullanıyor. Devasa bir koleksiyonu var ve her gün kendini bunların arasında kaybetmekten büyük zevk alıyor.
Björk, Marilyn Manson, David Bowie gibi isimlerden ilham alarak farklı giyinmeye başlayan Lismore’un stili zamanla evrilerek bugünkü gösterişli halini almış. Bugün gardırobunda bir tane bile normal kıyafet barındırmadığını söyleyen sanatçının asıl amacı ise sadece kendi kişiliğini yansıtmak, konformist normların dışına çıkarak dilediği gibi yaşamak. Peki siz Daniel Lismore’un stilini nasıl buldunuz?