MAKALE

Prag’da ‘Art Deco’ Kahve Molası

Prag’da ‘Art Deco’ Kahve Molası

Dünyanın en güzel şehirlerinden biri kuşkusuz Prag… Kente hakim Ortaçağ dokusunun altında katman katman yatan tarihin bir penceresi de sizi 20. yüzyılın başına götürecek kafelere açılıyor.

“Masal Şehri” lakabını taşıyan Prag, bunu sonuna kadar hak eden bir yer… Tarihin burada bu kadar yoğun hissedilmesinin en önemli sebebi, şehrin 2. Dünya Savaşı’nda zarar görmemiş olması. Prag’ı ziyaret ettiğinizde, özellikle Ortaçağ’dan kalma gotik yapılar başta olmak üzere, Avrupa’nın geçmişine ait, birçok farklı tarihi, mimari ve kültürel akımın bıraktığı izlere tanıklık edebiliyorsunuz. Küçük de olsa Prag, görülecek ve deneyimlenecekler bakımından çok zengin. Hal böyle olunca, özellikle de bu şehri ziyaret etmek için tercihinizi kış mevsiminden yana kullandıysanız, arada oturup soluklanmak, sıcak bir kahve içerek kendinize gelmek istemeniz olası. Prag bu konuda da misafirlerini en iyi şekilde ağırlıyor. 19. yüzyıl sonu, 20. yüzyıl başı Avrupasından sanki hiçbir özelliğini kaybetmemişçesine günümüze gelmiş kafeleri, size hem dilediğiniz kahve molası fırsatını verecek hem de şehrin tarihinin bambaşka bir yüzünü sunacak.

Büyük çoğunluğu ‘art deco’ akımının izlerini taşıyan dekorasyonlara sahip bu güzel kafelerde zaman yolculuğuna çıkmaya hazırsanız başlayalım.

Café Imperial

Kafeden içeri girer girmez fazlasıyla süslü bir dekorasyon size “Hoş geldin” diyecek. Mozaikler ve duvar resimleri büyüleyici, şık üniformalı servis ekibi de öyle… Terchiniz burada kahvaltı etmekse zengin bir menü sizi bekliyor. Eğer Café Imperial’da öğlen ya da akşam yemeği yiyecekseniz, eski bir kafede modern Çek mutfağından lezzetlerin tadına bakma şansına erişeceksiniz.

Café Mozart

Prag’ın en turistik meydanında, tam da Astronomik Saat’i görecek bir konumda bulunan Café Mozart, nefis kahveleri, ev yapımı kek, hamur işi ve diğer spesiyalleri ile mutlaka uğranması gereken bir durak. Barok tarzdaki dekorasyonuna özel porselen koleksiyonu sergisinin eşlik ettiği bu kafede klasik müzik ya da caz dinletilerine denk gelmeniz de olası.

Grand Café Orient

Kübizm akımının Çek temsilcilerinden, mimar Josef Gočár’ın tasarladığı House of the Black Madonna binasında bulunan Grand Café Orient, mimarisinden mobilyalarına, servis takımlarından sunduğu lezzetlere kadar kübizm akımına sadık kalan eşsiz bir mekan. Yüz yıldan fazladır birçok konuk ağırlayan bu kafe size unutulmaz bir Prag deneyimi yaşatacak.

Café Savoy

1893’e uzanan tarihiyle size Birinci Çekoslavak Cumhuriyeti’nin atmosferini yaşatacak, Neo-Rönesans etkileriyle dekore edilmiş Café Savoy, özellikle de göz alıcı tavanıyla dikkat çekiyor. Sürekli dolu olan bu popüler kafede yer bulmak için biraz beklemeniz gerekebilir, ancak leziz yemek çeşitleri, Çek spesiyaliteleri, kendi fırınlarından çıkan özel tatlılarıyla sonuç sizi kesinlikle memnun edecek.

Kavárna Obecní dům

Prag’ın en önemli Art Nouveau binalarından Municipal House’da bulunan Kavárna Obecní dům, büyüleyici iç tasarımıyla şehrin en güzel kafelerinden biri. Kahvaltıdan akşam içkisi yudumlamaya kadar günün her saatinde ziyaret edebileceğiniz bu kafe, aynı zamanda nefis ev yapımı kek ve dondurmalar da sunuyor. Dışarının kalabalığından sıyrılıp 20. yüzyıl atmosferini doya doya yaşamak için ideal.

Café Louvre

Kafka ve Einstein’ın kahvelerini yudumladığı yerde kahve içmeye ne dersiniz? Tarihle dolup taşan bir kafe burası. 1902’de kapılarını açan Café Louvre günümüzde de hem yerel halk hem de turistler arasında çok popüler. Pembe tonlarındaki zarif dekorasyonu, ünlü yazar ve bilim adamlarının yıllar boyu burayı tercih etmesinin başlıca sebeplerinden, tabii nefis kahveleri, kahvaltı çeşitleri ve Çek mutfağından örnekleri de öyle.


Önerilen yazılar