Renkleri ve ışığı orada keşfetti Yves Saint Laurent. Modacının Marakeş’i ilk kez ziyaret etmesinin elli yıl ardından, bugün, şehirde onu onurlandıran bir müze açılıyor. Müzenin açılışı ile bizim de gözlerimiz Marakeş’e çevrildi. Yalnızca Yves Saint Laurent’ı değil, burayı ziyaret eden herkesi etkileyen Marakeş’in büyüsüne kapılmaya ve bu egzotik şehrin labirent gibi sokaklarında kaybolmaya var mısınız?

Marakeş, medina diye adlandırılan eski kısım ve yeni taraf Gueliz olarak ikiye ayrılıyor. Şehri keşfetmeye kalbinden, yani UNESCO’nun koruması altındaki Djemaa el-Fna meydanından başlayın. Burası özellikle de hava karardığında yılan oynatıcıları, falcıları, akrobatları, binbir çeşit satıcısıyla size inanılmaz bir renk cümbüşü yaşatacak. Birçoğu bu meydana açılan ve yüzyıllardır ayakta kalan souq’ların, yani üzeri kapalı çarşıların içinde kaybolun. Bu çarşıların tıpkı bizdeki bedestenler gibi, halıcılar, demirciler, baharatçılar gibi ağırlıklı olarak satılan ürün çeşitlerine göre ayrıldığını siz de fark edeceksiniz.

14. yüzyılda inşaa edilmiş Ali bin Yusuf Medresesi’nin huzur veren havuzlu avlusunu ve mücevher gibi mozaiklerini mutlaka görün. Marakeş’in en popüler turistik mekanlarından biri de peyzaj ressamı Jacques Majorelle’in villası Majorelle Bahçeleri. Kobalt mavisi binası ve çöl florasının nadide örneklerini sergileyen bahçesiyle rüya gibi bir yer burası. Yeni şehir Gueliz’deyse herhangi bir Avrupa başkentinde görmeye alıştığınız ışıltılı butikleri, ünlü markaları bulabilirsiniz.

Marakeş’in konaklama seçenekleri hem zengin hem de şehrin fazlasıyla turist çekmesinden dolayı kalite standartları çok yüksek. Yani şehrin egzotik havasını ve lüks bir konaklama deneyimi aynı anda yaşayabileceğiniz birçok otel bulunuyor. Mandarin Oriental, güllerle süslü 20 hektarlık bahçeleri ve odalarındaki mermer hamamlarıyla çok özel bir otel. Şehrin en ünlü oteli 90 yıllık La Mamounia ve Fas Kralı tarafından yaptırılmış Royal Mansour da Marakeş’in en lüks ve görkemli otelleri arasında.

Fas’a gidip otantik lezzetlerini tatmadan dönmeyin. Akdeniz ve Arap kültürlerinin leziz bir karışımı olan Fas mutfağından en güzel örnekleri deneyebileceğiniz birçok restoran bulunuyor Marakeş’te. La Maison Arabe 1945’te kurulan bir fine-dining restoranı. Jackie Kennedy’den Winston Churchill’e kadar birçok önemli konuğu ağırlamış. Fenerlerle aydınlatılan romantik atmosferinde Fas lezzetlerinin tadına bakmak muhteşem bir deneyim. Marakeş’in öne çıkan bir diğer restoranı ise yine atmosferiyle sizi büyüleyecek PepeNero. Bir riyad’ın mozaiklerle süslü avlusunda yer alan restoranda, ister Fas ister İtalyan menüsünün keyfini çıkarabilirsiniz.

Marakeş’in gece hayatı çeşitli kanuni kısıtlamalara sahip, ama özellikle de bazı otel barlarının sizi 1920’li yıllara bir yolculuğa çıkaracağını söylemek yanlış olmaz. Size önerebileceğimiz barlar arasında Art-Nouveau dekorasyonu, loş ışıkları ve kadife koltuklarıyla Le Palace, Le Comptoir ve Churchill Bar bulunuyor. Bu mekanlar jazz eşliğinde kokteyllerin tadını çıkarabileceğiniz en muhteşem yerlerden.

Marakeş’in tarihi çarşılarında, biraz önce de bahsettiğimiz gibi, birbirinden ilginç ve renkli ürünler satan halıcılara, dericilere, baharatçılara ve demirci atölyelerine denk geleceksiniz. Ancak daha özel bir alışveriş arayışındaysanız bu önerilerimize de mutlaka kulak verin. Örneğin Souq Cherifia Faslı genç tasarımcıların ürünlerini satan minik ve modern bir çarşı. Mustapha Blaoui’nin mağazası, her türlü cam, lamba, halı ve antikaları bulabileceğiniz bir cennet. En kaliteli halıları Soufiane Zarib’den, yumşacık deri ayakkabıları ise Atika’dan satın alabilirsiniz. Elde işlenmiş özel giysilere ve ev tekstillerine sahip olmak içinse mutlaka Al Nour’a uğramalısınız.