MAKALE

Sevgililer Günü ne Yaraşır Aşk Filmleri

Sevgililer Günü ne Yaraşır Aşk Filmleri

Her Sevgililer Günü’nde olduğu gibi bu yıl da yeni yeni romantik filmler beyaz perdede görücüye çıkmaya hazırlanıyor. Ancak herkesin çifter çifter dışarı akın edeceği bu günü kalabalık içinde geçirmek yerine; sıcacık battaniyenizin altında, artık bir kült haline gelmiş romantik filmleri izleyerek taçlandırmaya ne dersiniz?

Sevgililer Günü’nün de tüketim çılgınlığından nasibini aldığını düşünen ve kalabalığa karışmak yerine evinde sakince bu günü kendine özel kılmak isteyenlerdenseniz, yapabileceğiniz en güzel şey film izlemek. 14 Şubat’ı ister yalnız başınıza geçirecek olun, ister sevdiğinizle; size uyacak, içinizi umutla ve sevgiyle dolduracak, sahip olduklarınıza şükrettirecek ya da gelecek için heyecanlanmanızı sağlayacak romantik bir film mutlaka var. Daha önce izleyip yeniden hatırlamak istediğiniz, izlemek isteyip de bir türlü fırsat bulamadığınız filmleri ortaya çıkarmak için bu fırsatı kesinlikle kaçırmayın. Seçenekleriniz arasında neler olduğunu şöyle bir hatırlamak içinse, en iyilerden derlediğimiz romantik filmler listemize mutlaka göz atın!

Love Story

70’lerde hem kitabıyla hem de filmiyle büyük olay yaratan Love Story, aşkın nelerin üstesinden gelebileceğini anlatan, tam bir Sevgililer Günü klasiği olarak karşımızda. Köklü ve zengin bir aileden gelen Oliver, işçi sınıfından bir kız olan Jennifer’a aşık olur. Babasının parasal desteğini tamamen kesme tehdidine rağmen Oliver Jennifer’la evlenmekten vazgeçmez. Birlikte zor bir hayat geçirseler de, çiftimiz zamanla çoğu şeyi yoluna koymayı başarır. Ancak Jennifer’ın beklenmedik hastalığı, aşklarının önündeki en büyük sınav olarak ortaya çıkar. Sonu her ne kadar hüzünlü olsa da, Love Story gerçek aşkı içinizde hissetmenizi sağlayan nadir yapımlardan bir tanesi.

Jeux D’enfants

Başrollerinde Marion Cotilard ve Guillaume Canet’nin oynadığı Jeux D’enfants, iki çocukluk arkadaşının yıllar boyu süren aşkını anlatıyor. Ancak bu aşkın dinamiğini, cesaret isteyen ve sınırları olmayan bir çocuk oyunu oluşturuyor. Julien ve Sophie’nin aşkları ne kadar naifse, oyunları da bir o kadar tehlikeli. Bu oyun yüzünden ne hayatları, ne de aşkları normal bir şekilde ilerliyor. Filmin sonu ise hiç beklenmedik bir şekilde bitiyor. Oldukça başarılı bir Fransız aşk filmi olan Jeux D’enfants, aynı zamanda aşk için ne kadar ileri gidebileceğinizi sorgulatıyor.

Notting Hill

Romantik filmlerin vazgeçilmez isimleri Hugh Grant ve Julia Roberts’ın bir araya geldiği bu İngiliz romantik komedisi, Sevgililer Günü’nü eğlenceli bir şekilde geçirmek isteyenler için birebir. Dünyanın en tanınmış film yıldızı olan Anna Scott, kitabevi sahibi William Thacker ile Notting Hill’de tanışır. Ardından bir dizi tesadüfi ve komik olay birbirini seyreder. İlk görüşte aşık olan ikili, paparazzilerin, çılgın arkadaşların ve talihsiz olayların arasında birbirlerini tanımaya çalışır. Arada olan tüm farklılıklara rağmen, aşkın gücü yine her şeyin üstünde gelir.

500 Days of Summer

Aşk ve ilişkiler üzerine farklı bir bakış açısı yakalayan 500 Days of Summer, Summer isimli bir kıza aşık olan Tom’un, bu ilişkinin etkisinde geçen 500 gününü anlatıyor. Aynı iş yerinde çalışan Tom ve Summer çıkmaya başlıyorlar. Tom, Summer’a sırılsıklam aşık olurken, Summer Tom için aynı şeyleri pek de hissetmiyor. Aşkı ve aşkın ne olmadığını sorgulayan film, filmin başında da denildiği gibi bir aşk hikayesini anlatmıyor ama, aşkı anlatan oldukça iyi bir hikaye sunuyor. Filmin güzel müzikleri ve Zooey Deschanel’in sevimli halleri ise filmi daha da izlenilesi hale getiriyor.

Eternal Sunshine of The Spotless Mind

Herkesin tamamen aklından çıkarmak istediği birileri ya da olaylar mutlaka vardır. Joel Barish’in sevgilisi Clementine da aynı düşünceyle yola çıkıyor ve yeni bir teknolojiden yararlanarak Joel’ı hafızasından tamamen sildiriyor. Bunu öğrenen Joel da sinirlenerek aynı yöntemi uygulamaya karar veriyor. Sildirme işleminde sıra mutlu anılara geldiğinde ise pişman oluyor, ancak bu işlemin geri dönüşü olmuyor. Peki ikilinin aldığı bu sildirme kararı gerçekten de işe yarıyor mu? İşte filmin bu soruya oldukça güzel bir yanıtı var.

When Harry Met Sally

Romantik filmlerin prensesi Meg Ryan (Sally) ile Billy Crystal’ın (Harry) başrollerinde olduğu film, halen cevabı olmayan bir sorunun peşinde: Kadınlarla erkekler araya seks girmeden arkadaş kalmayı başarabilirler mi? Harry ile Sally, Chicago’dan New York’a yaptıkları uzun bir taksi yolculuğu sırasında tanışıp, bu soruyu tartışıyor. İkilinin kadın erkek ilişkisi konusundaki fikirleri ise birbirine taban tabana zıt. Beş yıl sonra karşılaştıkları uçak yolculukları sırasında da aynı konuyu tartışmaya devam ediyorlar. Bu tür karşılaşmalar sonrası yavaş yavaş arkadaş olmaya başlıyorlar. Peki gerçekten arkadaş kalabilecekler mi? Klasik bir romantik komedi konusuna, oldukça güzel detaylar ekleyen bu film, gününüzü renklendirecek sahnelere sahip.

High Fidelity

Şikago’da bir plak dükkanı sahibi olan Rob, onu terk eden sevgilisi Laura’nın ardından ilişkilerinde neden başarısız olduğunu sorgulamaya başlıyor. Ayrıldığına en çok üzüldüğü eski sevgililerinden bir top 5 listesi yapan Rob, bu kadınlara ilişkilerinde nerede yanlış yaptığını sormaya karar veriyor. Kadın erkek ilişkilerinin masaya yatırıldığı High Fidelity, başarılı çözümlemeleriyle herkesin merak ettiği sorunlara ve sorulara parmak basarken, ortaya güzel bir romantik komedi çıkarmayı da başarıyor.

50 First Dates

Adam Sandler’ın en iyi filmi olan 50 First Dates, playboy olarak takılan Henry’nin, talihsiz bir kaza sonucu hafıza problemleri yaşayan ve her gün bir önceki günü unutan Lucy’e aşık olması ve her gün onun kalbini yeniden kazanmaya çalışmasını anlatan oldukça romantik bir film olarak karşımızda. Böylesine büyük bir problemi aşmaya çalışmak her yiğidin harcı değilse de Henry pes etmiyor. Aşk elbette ki yine galip geliyor ve unutulmaz bir romantik hikaye daha mutlu sona kavuşuyor.

Walk The Line

Johnny Cash ve June Carter’ın büyük aşklarının gerçek hikayesini anlatan Walk The Line, müzik ve aşkın birlikteliğinden oluşan inanılmaz güzellikte bir film. Bildiğiniz gibi Johnny Cash, June Carter’ı o kadar çok seviyor ki onun ölümünün ardından, üzüntüden kendisi de vefat ediyor. Büyük sıkıntılar atlatıp, birlikte olmayı başaran bu iki müzisyenin hayatı ise birbirini seven insanlar için önemli bir ilham kaynağı olarak mutlaka keşfedilmeyi bekliyor.

Before Sunrise

“Hayatınızın en romantik aşkı sadece bir gecelik olabilir mi?” sorusuyla izleyenleri baş başa bırakan Before Sunrise, son zamanların en romantik filmlerinden biri olarak karşımızda. Bir tren yolculuğunda tanışan Celine ve Jesse’nin gün doğmadan önce Viyana’da geçirdiği 14 saat; heyecan dolu, romantik ve spontane hikayelerden biri olarak akıllara kazınıyor. Filmi beğenerek izleyenler için Before Sunset ve Before Midnight isimli devam filmleri de bulunuyor. Celine ve Jesse’nin yıllar sonraki hikayelerini anlatan bu filmleri de hemen akabinde izleyip, romantizme kaldığınız yerden devam edebilirsiniz.

Şule Demiröz


Önerilen yazılar