Bir hevesle işe başlayanlar, ününü başka bir alanda da yeşertmek isteyenler, çocukluğundan beri müzikle içiçe olanlar… Asıl ünlerini oyunculukta kazanıp sonrasında müziğe transfer olanların, ikisini beraber yürütmeyi başaranların ya da en azından şöyle bir şansını deneyenlerin sayısı hiç de az değil…
Ancak bildiğiniz gibi, şarkı söylemek ya da albüm yapıp ‘’Ben turnelere çıkacağım’’ demek, bu işi iyi yaptığınızın kanıtı değil. Hele ünlü bir oyuncu iseniz işe 1-0 yenilgi ile başladığınız bile söylenebilir zira, çoğunluğun ilk düşündüğü parayı bastırıp, o albümü yaptırdığınız şeklindedir.
Son zamanlarda sık sık sahnede gitar çalarken gördüğümüz Johnny Depp’ten de, kısa bir süre önce, konuyla alakalı ilginç bir beyanat geldi: “Müzik yapan aktörler midemi bulandırıyor.” Johnny Depp’in bunu söylerken bilincinin yerinde olmadığını düşünebilirsiniz; çünkü asıl söylemek istediği şeyi ifade etmenin çok daha iyi (ve çelişki barındırmayan) yolları var. Kendisi aslında aktörlükten elde ettiği ünü, müzik dünyasında kullanmak ve bu işten de kendine kazanç çıkarmak isteyenlere kızgın. Müziğin, sadece müzik için yapılması gerektiğini düşünüyor. Haklı da… Ancak hem iyi oyunculuk yapıp hem de sahnelerin tozunu attırmayı başaran isimlere de haksızlık etmemek lazım. Her ikisini de gerçekten hakkıyla yapan, oyunculuk kadar yaptığı müziğe de değer veren birçok isim var.
Johnny Depp’e saygımız sonsuz ancak belli ki kendisi, nasıl olduysa, bu isimleri gözden kaçırmış. Madem öyle, biz de kendisini haksız çıkaracak isimleri buradan analım. Hepsini yazmak mümkün değil ama, işte hem ekran karşısında hem sahne üzerinde beğenimizi toplayan ünlü isimlerden bazıları! –Johnny Depp dahil-
Robert Downey Jr.
Müzikal kariyeri en az oyunculuk kariyeri kadar konuşulması gerekenlerden ilki Robert Downey Jr. Hayatının en zor dönemini atlattıktan sonra, 2004’te çıkardığı albümü The Futurist, caz tınıları taşıyan mükemmel bir albüm. Albümdeki 10 şarkıdan 8’ini kendi yazıp bestelemiş Robert Downey. Piyanoda olduğu kadar, şarkı söylemekte de usta. İlk olarak bu yeteneğini Charlie Chaplin filminin kapanış sahnesinde yer alan ‘Smile’ şarkısını söyleyerek ortaya koymuştu. Sonrasında onu Ally McBeal için şarkılar söylerken gördük. Dizinin kadrolu şarkıcısı Vonda Shepard’la birlikte söylediği şarkılar dizinin soundtrack albümünde de yer aldı. Ardından gelen solo albümü The Futurist ise ilk ve tek albümü oldu Robert Downey’nin. 20’li yaşlarından beri yapmak istediği bu albüm tamamlandıktan sonra profesyonel olarak müziğe pek bulaşmadı. Ara ara konuk şarkıcı olarak katıldığı konserleri saymazsak tabii. Bunlardan en iyisi Sting’in 60 yaşını kutladığı konserde birlikte seslendirdikleri ‘Driven to Tears’ düetidir. Mutlaka dinleyin.
Scarlett Johansson
Scarlett Johansson 2008’de çıkardığı Anywhere I Lay My Head isimli albümde Tom Waits şarkılarını cover’lamış ve bu işi büyük bir ustalıkla kotarmıştı. Her ne kadar Scarlett’in başarısı konusunda müzik dünyası ikiye bölünmüş olsa da, genel kanı Scarlett’in sesini gerçekten iyi bir şekilde kullanabildiği yönündeydi. Ertesi yıl Pete Yorn ile birlikte Serge Gainsbourg ve Brigitte Bardot düetleri tadında bir albüm olan Break Up’ı yaptılar. Bu albümle birlikte Scarlett müzik dünyasını iyice sarıp sarmaladı ve ufak ufak projelerle de olsa müzik dünyasının içinde yer almaya devam etti. Scarlett’in müzik dünyasındaki en ses getiren işi ise Este Haim, Holly Miranda, Kendra Morris ve Julia Haltigan gibi önemli isimleri yanına alıp, Singles adında bir grup kurması oldu. Elektronik pop öğeleri taşıyan ilk parçaları ‘Candy’ oldukça başarılı bir çıkış yaptı. The Bangles, the Go-Go ve Grimes gibi grupları örnek aldıklarını belirten Scarlett, çok yakında ultra pop sound’u taşıyan dans şarkılarıyla karşımızda olacaklarını tüm dünyaya açıkladı. Bu açıklamadan hemen sonra ise aynı isimli bir müzik grubunun daha olduğu ortaya çıktı. Grubun isminin mutlaka değişeceğini belirten Scarlett, bakalım Singles kadar iddialı bir isim daha bulabilecek mi?!
Johnny Depp
İş bu yazının ilham kaynağı Johnny Depp, uzun zamandan beri müzikle uğraşanlardan biri. Uzmanlık alanı ise gitar. Müzikle içiçe geçmiş filmlerini bir yana koysak, yine de müzik alanında epey aktif olduğunu söyleyebiliriz. Gitarıyla birlikte dahil olduğu kayıtların arasında Oasis, Marilyn Manson ve Paul McCartney şarkıları var. 90’lı yıllarda Gibby Haynes, Sal Jenco ve Bill Carter’la birlike kurdukları müzik grubu P kısa ömürlü olsa da, bu sürece sığdırılmış bir single, bir albüm ve onlarca konser de mevcut. Geçtiğimiz aylarda yaptığı tartışmalı açıklamasında asla bir Johhny Depp Band göremeyeceğimizi söyleyen Depp’in, hemen sonrasında Alice Cooper ve Joe Perry ile birlikte Hollywood Vampires adında bir grup kurmuş olması ise enteresan. Frontman olmadığı sürece sorun olmadığını düşünüyor olsa gerek. Şu sıralar en çok Marilyn Manson ile birlikte sahnede gördüğümüz Johnny Depp’i önümüzdeki günlerde birçok festivalde sahne alırken de izlemeye devam edeceğiz.
Jared Leto
Aldığı Oscar ödülü ile oyunculuktaki, grubu Thirty Seconds to Mars ile aldığı müzik ödülleri ile de müzikteki başarısını kanıtlayan Jared Leto; ekrandaki ve sahnedeki tüm performansları için büyük bir alkışı hak ediyor. Jared’in abisiyle birlikte 1998’de kurduğu ve sonrasında kadroya Matt Wachter ve Solon Bixler’i dahil ettiği Thirty Seconds to Mars, dört stüdyo albümü sahibi. Jared bir yandan vokallerde ve gitarda kendini gösterirken, diğer yandan grubun şarkılarını yazıp, besteleme işini de üstleniyor. Bu zamana kadar aldığı görsel sanatlar eğitimlerinin de gazıyla şarkılarının kliplerini de kendi çekmekten geri kalmıyor. Yani Thirty Seconds to Mars’ın başarısının arkasındaki isim bizzat kendisi. Bir nevi tek kişilik dev kadro. Johnny Depp kendisi hakkında ne düşünüyor bilemeyiz ama, biz kendisini hem ekranda hem sahnede görmekten oldukça memnunuz!
Zooey Deschanel
Zooey Deschanel’i tek kelime ile tarif etmek gerekse, akla gelecek ilk sıfat “naif” olurdu. Matthew Stephen Ward ile birlikte kurduğu She & Him isimli grubuyla yaptığı müzik de bu kanıyı perçinleyen şeylerden biri. Oldukça retro bir tarzları var. Sadece sound’larına değil, görüntülerine de yansımış bu retro sevgisi. Klavye ve ukulele çalabilen Zooey’nin sesi yaptıkları müziğe de çok yakışmış. Bir film projesinde tanışan ikili, ilk olarak Zooey Deschanel’in küçüklüğünden beri yapıp bir kenara attığı demoları adam akıllı kaydederek işe başlamış. Sonrasında ise birbirinden güzel beş albüm gelmiş. Bunlardan ikisi konsept albüm olma özelliğini taşıyor. A Very She & Him Christmas albümünde noel şarkılarını, Classics albümünde de Frank Sinatra, Bing Crosby gibi isimlerin artık birer klasik haline gelmiş şarkılarını yeniden yorumlamışlar. 2008’den beri müzik dünyasının içinde olan She & Him’i mümkün olan en kısa zamanda ülkemizde görmeyi diliyoruz.
Juliette Lewis
Gilbert’ın Hayalleri filminde Johnny Depp’le birlikte rol alan, hatta sonrasında bir süre Depp’le nişanlı kalan Juliette Lewis, haliyle listemizin en ilginç ismi olabilir. Bir Martin Scorsese filmi olan Korku Burnu ile ünlenen Juliette Lewis, ilk olarak Tuhaf Günler filminde canlandırdığı rock star karakteri ile müzikteki yeteneğini ortaya koymuştu. Bu işten zevk almış olmalı ki, sonrasında Juliette and the Licks adında bir grup kurdu ve 2009’a kadar grubuyla birlikte üç albüme ve sayısız konsere imza attı. 2009’dan sonra ise solo kariyerine odaklanmaya karar verdi. En son çıkan haberlere bakarsak kendisi Mastodon, Dillinger Escape Plan, Dethklok ve The Mars Volta üyelerinden oluşan bir metal grubunda yer almak üzere. Giraffe Tongue Orchestra adlı bu enteresan grubun birlikte yapacağı şeyleri merakla beklememek elde değil. Bize kalırsa Juliette Lewis ekranlara olduğu kadar sahneye de yakışıyor. Hatta belki de sahneye daha çok yakışıyor.
Şule Demiröz