Fosil yakıtların atmosfere verdiği zarar yadsınamaz bir gerçek, hava kirliliğini ve küresel ısınmayı önlemenin çözümü ise fosil yakıtların minimum kullanılacağı bir gelecekte yatıyor. Tesla, ilk elektrikli otomobil modelini ürettiği günden bu yana, bu teknolojinin gelişimi üzerine çalışan ve gezegenin geleceğinin daha parlak olmasını amaçlayan bir şirket.

Tesla’nın geliştirdiği modellerinin giderek cazibe kazanması ve çeşitlenmesi de bunun en iyi örneği.

Tesla, geçtiğimiz günlerde yepyeni iki elektrikli aracını tanıttı: spor otomobil Roadster ve ilk kamyon modeli Semi. Performansıyla elektrikli spor otomobil segmentini bambaşka bir seviyeye taşıyacak Tesla Roadster, saatte 96 km hıza sadece 1,9 saniyede, saatte 160 km hıza ise 4.2 saniyede çıkarak, adeta rakip tanımıyor. Aracın maksimum hızı ise saatte 402 km. Aerodinamik çizgileriyle tasarım anlamında bir spor otomobilden bekleyeceğiniz her şeyi veren aracın camdan üretilmiş tavanı da açıp kapanabiliyor. Çoğu spor otomobilin aksine araçta 4 kişi yolculuk edebiliyor ve Roadster’ın tek şarj ile yaklaşık 1000 km yol katetme potansiyeli bulunuyor. Elektrikli otomobillerin yakıt kullananlar kadar hızlı olamayacağı algısına adeta savaş açan Tesla bunu başarmış gibi görünüyor.

Tesla Semi ise, 800 km’lik bir menzile sahip ve boşken saatte 100 km hıza 5 saniyede ulaşabilen yüksek performanslı bir elektrikli kamyon modeli. Otomatik pilotla da kullanılabilen Semi’nin seri üretimine 2019 yılında başlanacak. Tesla, bu kamyonun yakıt konusunda iki yılda 200 bin dolar tasarruf sağlayacağını da belirtiyor.

Gerek spor otomobiller gerekse nakliye kamyonları, elektrikli araç denince çok da akla gelmeyen iki segment olsa da, Tesla, attığı bu büyük adımlarla bu araçların da çevre dostu modellerinin üretilebileceğini kanıtlayarak, temiz bir geleceğe doğru bir yolculuk başlatıyor.